11 Aralık 2011 Pazar

Asker Molası


Arkadaşlar 6 aylık bir ara veriyoruz. Askerlik görevi için önce Manisa sonra Kıbrıs'a gidiyoruz. Allaha emanet olun kendinize iyi bakın...

7 Aralık 2011 Çarşamba

Galatasaray 3-1 Fenerbahçe | Bye Bye Bird... It's Time To Go!


Uzun zaman oldu yazı yazmayalı. Askerliğe 5 gün kala bir yazı yazılmalıydı hele ki böyle bir galibiyetin üzerine. Maçın kadrolarında beklenmedik isimler vardı her iki taraf adınada. Galatasaray'da Engin'in yerine beklenen isim Ayhan'dı ama İmparator beklenmedik bir şey yaptı ve maça 4-4-2 ile çıkıp Riera'yı da kesti ve Gençlerbirliği maçında girdikten sonra katkı sağlayan Emre'ye böylesi bir maçta 11'de görev verdi. Maçtan önce twitterda yazdım "Sadece potansiyelini göster fazlasına gerek yok" diye Emre için. O da sağolsun yanıltmadı beni. Fenerbahçe'de ise Stoch'un olmaması bana göre süprizdi.

20 Kasım 2011 Pazar

Bir Kere Sende Utanacak Yüz Yok


"Şunu hep merak ederim, acaba şimdi akşam evine gidince izliyordur. Su düştü ya buraya sonra kafasını tutuyor atıyor. Acaba bunu izlerken hangi duygularla izliyorlar acaba? Ben şimdi Eboue'yim izliyorum böyle bir şey yaptım. Ne düşünürüm sence?  Şık olmamış der herhalde. Şık çok basit kalır. Yani utanırım ben, hemen kanal değiştiririm bak. Öyle bir şey yaptıysam ben hemen pat diye.."

Beşiktaş 0-0 Galatasaray | Çilingir Şart


Öncelikle maçın kadrolarına bakmak lazım. Beşiktaş beklenen 11 ile sahadaydı. Orta sahayı Ernst, Veli ve Aurelio ile tutan ve Simao, Quaresma, Almeida ile gol arayan bir Beşiktaş vardı. Galatasaray'da ise bir çok kişinin merak ettiği konu Semih oynarmı oynamazmıydı ama Ayhan'ın 11'de olması asıl bizi şaşırtandı. Bizim tanıdığımız İmparator gözünü kırpmadan Semih'i 11'e koyardı ki nitekimde öyle oldu ve iyi ki de bugün yine 11'deydi ancak ben Ayhan'ın 2.  yarıda oynayacağını düşünüyordum. Çünkü 2. yarıda yorulan Beşiktaş orta sahasına karşı top tutan bir Ayhan daha faydalı olurdu. 

12 Kasım 2011 Cumartesi

Hoooppp Orda Bir Dur Bakalım


Bir kere sözünün arkasında duracaksın. Sen değilmiydin yorumculuğu bırakacağım diyip sonrada hiç bir şey olmamış gibi ekranlardan herkese sallayan. Hayır madem bu kadar iyi biliyorsun bu işi ya işte er meydanı görelim ne kadar biliyorsun. Haa pardon ama daha önce gördük değilmi unutmuşum. Vakti zamanında Necati ile Kaka'yı aynı kefeye koyan bir zihniyettin sen. Bugün birde taraftarı eleştiriyorsun küfrediyorlar diye. Peki 1 metre önündeki topu çıkıpta almayan Volkan'a, ilk yarıda yenen 2 golün sebebi Gökhan Gönül'e niye tek kelime laf etmedin. Edemezsin çünkü yemez. Taraftar rezalet ötesi oynayan Volkan'ı alkışlayarak protesto etmiştir bu gayet normal. Ama Volkan tutup taraftara dönüp artistik yaparsa işte o zaman ıslığıda küfürüde yer.  Volkan bu dakikadan sonra sürekli olarak ana avrat küfrediyor ap açık ortada bu niye tek kelime etmiyorsun. Emre güya taraftarı sakinleştirmeye geliyor. Hem de ne diyor sakinleştirmek için. "Ya yeter amına koyayım orospunun evlatları" diyerek. İşte kaptan bu adam hemde milli takımın kaptanı. Ee senden hâla ses yok üzerine bir de taraftarı eleştiriyorsun. Tribüne çağırılacaklar gelmeyecekler, kaş göz oynatıp küfür edecekler sonrada ıslıklanınca suçlu olacaklar yok öyle yağma. Bu çocuklar naptıda ıslıklanıyor diyen Rıdvan efendi, Almanya maçında bu çocuklar naptıda sen kulaklığı çıkarıp yayını terkedip gittin yayından? Ülke futbolunun ırzına geçenlerle ilgili bugüne kadar tek kelam etme sonrada otur seyirciyi konuş. Komik olma Şeytan komik olma. Arda'ya Hırvatistan'a gitmemek için kart gördü gibi paranoyakça bir söz nasıl söylersin. Hoş ben niye şaşırıyorum ki biz seni çok iyi biliyoruz nasılsa yazacak olsak blog yetmez buna.

28 Ekim 2011 Cuma

Doğum Günün Kutlu Olsun Milan Baros


Doğrum günün kutlu olsun Milan Baros. Onun ile ilgili aklımdan çıkmayan karelerden birisidir bu. Bayrak adam tabiri Baros için iyice oturmuştur bu resimden sonra. Galatasaray'da ki 4. sezonunda ve uzun yıllarda kalır umarım. Devre arasında gidecek söylentileri inşallah gerçek olmaz ve daha uzun yıllar tribünlerde Milan Baros'un gollerine seviniriz.


Tabi bir de bu fotoyu ekleyelim. Geçen sezon Ankaragücü'ne 4-2 yenildiğimiz ve akabinde Rijkaard'ın gönderildiği maç. Baros tek başına direniyor adeta. Ve en sonunda depar atmaktan sakatlanıyor. Tribünler ona tezahürat yaparken o gözyaşları içinde sekerek oyunu terkediyor. Ağlıyor ama hırsından ağlıyor. İşte böyle bir adam Milan. Doğum günün kutlu olsun Baros. Nice mutlu senelere. Kariyerinin sonuna kadar Galatasaray'da kalman dileğiyle.

23 Ekim 2011 Pazar

Yaratıcılığa En İyi Çözüm / Marvin Martin


Fransa'nın son 2-3 yıldır en çok dikkat çeken oyuncularındandır Marvin Martin. Ünal Aysal başkan seçildiğinde kulislerde Drogba ile birlikte adı çok geçmişti. Alınmasını en çok istediğim oyunculardandı sezon başında ismi geçenlerden. Gerçekten ilgilenildimi bilmiyorum ama eğer almayı düşünüyorsak ancak Sochaux'dan alabiliriz. Çünkü gideceği takım en büyüklerden birisi olabilir.

21 Ekim 2011 Cuma

Antalyaspor 0-0 Galatasaray | İyi Savunma Sıfır Yaratıcılık


Maç ile ilgili birşeyler yazmak için öncelikle kadroya bir bakmak gerekir. Bursaspor maçı sonraki yazımda İmparator'un 4-4-2'yi daha sık denemesi gerektiğinden bahsetmiştim ve ileri uçtaki ikilininde Elmander-Sercan değil Elmander-Baros olması gerektiğini demiştik. Nitekim İmparator'da mantıklı olanı yaptı ve ileri uca bu ikili ile başladı. Tabi sistemdeki bu değişikliğin nedeni Engin'in olmayışıydı. Ancak sol haftalarda vasat Riera'nın yerine Aydın'ın olacağını eminim kimse tahmin etmiyordu. Riera'nın bu hali bile Aydın'dan daha iyi orası kesin. Solda Aydın sağda Eboue, ortada Melo ve Selçuk ile çıktık maça.

16 Ekim 2011 Pazar

Galatasaray 2-1 Bursaspor / Kazanmayı Öğreniyoruz


Maçtan ziyade takımdaki değişikliklerle başlamak gerekir yazıya. Geçen sezonu hatırlayın (şimdi diyeceksiniz nerden hatırlattın diye) özgüveni kaybolmuş bitik bir takım vardı. İmparator'un aşması gereken en büyük problemlerden birisiydi bu. Ama bu sorunu daha hazırlık kampındaki maçlarla çözdüğünü gördük. Mücadele etmeyen takımda gitmiş yerine mücadele gücü had safhada bir takım geldi. Gücü yettiği kadar çabalayan, pes etmeyen bir takımımız var. Gücü yettiği kadar diyorum çünkü takım 90 dk üst düzeyde mücadele edecek güce henüz sahip değil bu da zamanla olacaktır. Ama geçen seneye göre bana göre en büyük artımız ise; takım tekrar kazanmayı öğrendi...

12 Ekim 2011 Çarşamba

Teşekkürler Oktay Mahmuti Teşekkürler Yenilmez Armada GS-FB: 103-97


Yer Kayseri, Cumhurbaşkanlığı Kupası mücadelesinde rakip ezeli rakibimiz Fenerbahçe Ülker muhteşem atmosfer, muhteşem mücadele ve sonunda yıllar sonra erkek basketbol branşında kazanılan ilk kupa. Bizlere bu mutluluğu yaşattığınız için bu renklere gönül veren herkes sizlere minnettar. Bu başarıda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.


Fenerbahçe Ülker: Ukiç xx 17, Ömer xxx 11, Jerrells xx 2, Preldziç xxx 17, Erbil x, Kaya x 2, Gist xxx 18, Oğuz xxx 7, Hakan x, Berkay x, Bogdanoviç xxx 21, Vidmar xx 2

Galatasaray: Shipp xx 5, Lakoviç xx 8, Caner xx 6, Shumpert xxx 22, Tutku x 3, Andriç xx 22, Paçulia x, Furkan xxx 10, Lucas x 2, Songalia xx 4, Ender xxx 18, Cevher xx 3

1. Periyot: 19-21
Devre: 39-38
3. Periyot: 54-58
4. Periyot: 78-78
1. Uzatma: 85-85
2. Uzatma: 97-103

4 Ekim 2011 Salı

Sil Baştan Bir Takım Yaratmak: Oktay Mahmuti


Çok değil bundan 6 sezon önce ligde kalmak için play-out maçları oynayan, 2 sezon önce teknik kadronun sezon öncesi hazırlık maçında cezalı oyuncu oynatma fiyaskosu yüzünden aldığı ceza sonucu ligden düşmekten son anda kurtulan bir takımdı Galatasaray erkek basketbol takımı. Ama geçen sezon öyle biri geldi ki bu takımın başına bir anda takımın gidişatı bambaşka oluvermişti. O dirençsiz, bir iki yabancı oyuncunun eline bakan, büyük maçları kaybedip sadece orta seviyedeki takımlara karşı maç kazanabilen takım gitmiş, kadroda ki 12 oyunucunun da katkı sağladığı, yenildiği maçlarda bile sonuna kadar mücadele eden bir takım gelmişti. Herkes sezon içinde böyle mücadele edilebilir ama play-off lar da işin rengi değişir diyordu. Ama değişen bir şey olmamış aksine takım her geçen gün keyif vermeye başlamıştı. Finalde ezeli rakibi Fenerbahçe Ülker'e kaybetmesine rağmen sergilenen mücadele herkes tarafından takdir edilmişti. Bu sezon ise hedefler büyümüş Euroleague'e katılmak kafaya konulmuştu. 8'li elemelerde takımımız Avrupa'nın 3 önemli basketbol ülkelesinin (Yunanistan'dan PAOK, Fransa'dan Asvel, Litvanya'dan Rytas) temsilcisini saf dışı bırakarak Avrupa basketbolunun en önemli ligindeydi. Ne sponsorluk anlaşması ile ne de vakti zamanınında yapılan lisans sözleşmesi ile sadece ve sadece kendi hakkıyla katılmaya hak kazandı. Bu haftada Türkiye Kupası gruplarında üçte üç yaparak 8'li finallere gitmeye hak kazanmıştı. Sezon öncesi istatistiklerimiz hazırlık maçlarında 9 galibiyet-1 mağlubiyet, resmi maçlarda 6 maç 6 galibiyet.

Peki ne değişti de bu takım 2 senede bu kadar yol katetti? Tek bir cevabı var bu sorunun o da günü kurtarma amaçlı hareketler değilde ileriye dönük yapılanma hareketi ve bunu yapabilecek en iyi ismi takımın başına getirmek: Oktay Mahmuti... Koç Oktay Mahmuti yıllardır tribünlere ''Başarılar gelir geçer asaletin bize yeter'' diye tezahürat eden ama o asalete sahip bir takımı olmayan bizlerin sesini duymuş olmalı ki koçumuz öyle bir takım yarattı ki sil baştan bizler yenildiğimiz zaman bile salondan takımımızı alkışlarla tezahüratlarla uğurlar olduk. Anlık başarılar dışında uzun vadeli düşünerek, anlık başarı değil de uzun vadeli başarılar hedefleyerek, her maç üstüne koyan bir takım oluşturdu. Yıldız oyuncu değil de takımın ihtiyacı olan bölgeye ve takıma en çok katkı verebilecek oyuncu transferleri yaptırdı.

Ve sonuç olarak ortaya sadece biz Galatasaraylıların keyif alarak izlediği bir takım değilde tüm basketbol severlerin zevkle izlediği bir Galatasaray Basketbol Takım'ına sahip olduk.

Her zaman dediğimiz gibi ''Söyle Aslan yürekli hocam hangi şampiyonluk sizin yüreğinizden daha büyük'' Teşekkürler Oktay Mahmuti....

2 Ekim 2011 Pazar

Ankaragücü 0-3 Galatasaray | Doğru Yolda İlerliyoruz


Uzun zaman oldu yazmayalı artık bir geri dönüş yapalım. Hemde böylesi güzel bir galibiyetle. Öncelikle Ankara deplasmanlarının yeri bizim için ayrıdır. Çünkü Galatasarayımızı çıplak gözle yılda 2-3 kez ancak izleyebiliyoruz. O yüzden maçta yine tribündeydik. Takımda geçen haftadan farklı olarak sadece kalede Muslera vardı onun dışında sistem de oyuncularda aynıydı. Maçın başında biraz orta saha mücadelesi şeklinde bir oyun olsada kontrolü çabuk elimize aldık. Zira Ankaragücü'nün bu haliyle bize sorun çıkarması zaten pekte mümkün değildi. 

Haydi Aslan Yürekliler


Galatasaray Erkek Basketbol Takımımız Eurolig mücadelesinde yolun sonuna geldi. Litvanya'nın Vilnius kentinde bulunan Siemens Arena'daki sekizli finallerde ilk maçında Yunan ekibi Paok'u 77-64, ikinci maçında Fransız Asvel'i 93-83 mağlup eden ekibimiz bugun akşam 19.00'da Litvanya temsilcisi Lietuvos Rytas Eurolig biletini kapmak için parkeye çıkacak. Geçen seneki mücadelesine kaldığı yerden devam eden takımımız ilk iki müsabakasında bazı kısa bölümler dışında oyunun mutlak hakimiydi. Tam bir takım oyunu oynayan ekibimiz hiç bir oyuncuya bağlı olmaksızın hangi beş oyuncu parkede olursa olsun mükemmel mücadele ederek final müsabakasına oynamaya hak kazandı. Takım oyunun en güzel görüntülerini salonda herkese gösteren ekibimiz bunun en büyük göstergesi olarak ilk maçımızda 11-7 ikinci maçımızda 21-10 gibi rakamlarla rakiplerine asist üstünlüğü kurdu. Şimdi ekibimiz karşısında Eurolig tecrübesine sahip Lietuvos Rytas.Rakibimizin bizden tek artısı müsabaka kendi evlerinde oynanacak ve yaklaşık 10.000 taraftarları onları destekleyecek olması onun dışında bizden hiç bir artısı olmayan Litvanya temsilcisi karşısında ekibimize canı gönülden inanıyor ve şanlı tarihimize bir de Eurolig'de oynama başarısını ekleyeceklerine güveniyorum. Kendine büyük diyen başka takımlar gibi birleştirme, sponsorluk olayları ile değil sadece ve sadece kendi hakları, kendi mücadeleri ile bunu yapacaklar.

Haydi Aslanlarımız yolunuz açık olsun...

13 Eylül 2011 Salı

Yok Artık Novak Djokovic


Sezonun son grand slami Amerika açık finali muhteşem bir mücadelesi ile sona erdi.Novak Djokovic Rafael Nadal'ı 6-2,6-4,6-7 ve 6-1 lik setlerle yenerek kariyerinin ilk Amerika Açık zaferini kazanmış oldu. Maçla ilgili söylenebilecek tek şey tenis tarihinin en mükemmel maçlarından biri dün gece Arthur Ashe kortlarında oynandı demek olur herhalde. Kortta dünyanın bir ve iki numaralı tenisçilerinden ziyade iki tane gladyatör vardı. İnanılmaz puanlar, inanılmaz oyunlar , inanılmaz setler. Her topa uzanan iki raket, rakibinin karşısına duvar ören savunmalar, galip gelmek için sonuna kadar saldıran iki savaşçı.Kortta galip gelmek için ne yapılması gerekiyorsa daha fazlasını yaptı bu iki tenisçi. Ama Djokovic kritik anlarda Nadal'dan daha iyi oynayarak maçı kazanmasını bildi. Tenis sevenlere bu büyük seyir zevkini yaşattıkları için sonsuz teşekkürler Djokovic ve Nadal'a. Bu maçla hakkında daha fazla yazılabilecek bir şey olduğunu düşünmüyor eğer tenise az bir ilginiz varsa bu maçı izledikten sonra ilginiz kat ve kat artacaktır.

4 Eylül 2011 Pazar

Doğum Günün Kutlu Olsun İmparator


Bugün 58 yaşına girdi İmparator. Galatasaray ve Türk Futbol tarihinin son 30 yılına damga vuran bir isim. Türk futbolu bugün bu hallere geldiyse yine onun vizyonu, korkusuzluğu, hırsı sayesinde. Şimdi hayatındaki en büyük aşkı ile tekrar bir arada yeni başarılar peşinde. Umuyorum ki Galatasaray ile olan bu birlikteliğide başarısızlıkla bitmeyecek. UEFA Finali'nden önce ki "allah yardımcınız olsun" deyişin, takımı motive edişin hiç aklımdan çıkmaz. Ya da Türkiye Kupası finalinde devre arasında takımı azarlayışın. Sonrasında o takım sahaya çıkıp Türkiye Kupasını almıştı. Ve daha niceleri. Senin ile ilgili anılarımızı anlatmaya 'başlasak sayfalar yetmez ki büyük Galatasaraylı.

İyi ki Galatasaraylısın, iyi ki Galatasaray'dasın. Takımın başında sen varsan doğal olarak umut var, hırs var, inanç var, başarı var. İmparator Fatih Terim ölene kadar seninleyiz. Nice mutlu senelere...

3 Eylül 2011 Cumartesi

Albert Riera Galatasaray'da


Haftalardır beklenen sol açık transferi Galatasaray'da klasikleşen bir şekilde son günlere kalarak bitti. Podolski hayali kurdu belkide bir çok kişi ama Borges abimiz bu transferin gerçekleşme ihtimalinin çok az olduğunu söylediğinden beri bu konuda hayal falan kurmamıştım soldan Podolski yardırır gider diye. Riera kariyeri boyunca pek fazla beğendiğim bir oyuncu olmamıştır. Tabi bunda en büyük etkende Liverpool kariyerinin vasat geçmesidir. Daha doğrusu Liverpool'a göre vasat bir oyuncu olması bunda etkilidir.

27 Ağustos 2011 Cumartesi

2011 Amerika Açık Başlarken Erkekler Değerlendirmesi



Sezonun son grand slami olan Amerika Açık pazartesi günü başlıyor.H eyecan dolu müsabakalara sahne olan 2011 tenis sezonunun son grand slamini kimin kazanacağını tüm tenis severler merakla bekliyor. Favorileri değerlendirmeye başlamadan önce Amerika Açık'la ilgili kısa bilgiler vermek istiyorum. Her yıl Ağustos ayının son pazartesi günü başlayan turnuva New York'ta düzenlenmektedir. Sert zemin üzerinde oynandığından dolayı tenisin hızlı oynanmasına olanak sağlamakta olup izleyenlere zevkli bi seyir imkanı sağlar.İsmini eski ABD'li tenisçi Arthur Robert Ashe'den alan merkez kort Arthur Ashe Stadyumu 23.000 oturma kapasitesi ile en büyük tenis kortu olma özelliğine sahiptir.Amerika Açık'ta son şampiyonluk ünvanlarını erkeklerde Rafael Nadal, bayanlarda Kim Clijsters ellerinde bulundurmaktadır.

26 Ağustos 2011 Cuma

Doğum Günün Kutlu Olsun Kazım


Doğum günün kutlu olsun Kazım. Nice mutlu senelere. Bu senenin sürprizi sen olacaksın. Kariyerinin zirvesine Galatasaray'da çıkman dileğiyle doğum günün kutlu olsun.

Problem Sendemi Bizdemi Hiddink?


Kazakistan maçının kadrosu bugün açıklandı. Takip eden bilir Hiddink'in kadro seçimlerini çok eleştiririm. Çünkü mantıksızlığın sınırlarını zorluyor bazen. Allah aşkına Fenerbahçe'nin bilmem kaçıncı kalecisi Mert Günok'un Milli Takımda ne işi var. Kime yaranma derdindesinde böyle bir tercih yapabiliyorsun. Yokmu ligde formda bir yerli kaleci. Neyse bu geçmişte kaldı nasılsa ilerde bir daha yapacak aynısını o zaman eleştiririz. Oğuz Çetin'in ısrarı ile gerçekleştiğini zaten cümle alem biliyor böyle tercihlerin ama neyse. Konumuz bu değil.

25 Ağustos 2011 Perşembe

Ee O Kadar Olur Artık | Real Madrid 2-1 Galatasaray


Dün akşam futbol gündemi o kadar yoğundu ki maç bir anda unutuldu desek yeridir. Oysa ki her ne kadar hazırlık maçı olursa olsun Bernabeu'de Real Madrid'e karşı oynuyorsan asla sıradan bir maç değildir. Nitekim böylesi bir disiplinle maça başladı Galatasaray. Kadroya baktığımız zaman yeni transfer Eboue ilk kez forma giydi. Gerisi Olympiakos maçındaki kadroydu. Real'de ise kalede Casillas, defansta Carvalho, orta sahada da Mesut ve Ronaldo yoktu geriye kalan 7 isim banko 11 oynayan isimlerdi. Bir tek Benzema ve Higuain dönüşümlü kimin oynayacağı pek belli olmuyor.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

İyiki Doğdun Tugay Kerimoğlu


'İyiki doğdun' cümlesi senin için denmez de kim için denir be Tugay Kerimoğlu. 80'li yılların sonunda başlayan ve 90'lı yılların sonuna kadar devam eden büyük başarılarımızda hep sen vardın. Gerek saha içindeki futbolun ve davranışların gerek saha dışındaki hal ve hareketlerinle herkese bir Galatasaray futbolcusu nasıl olur onu gösterdin. Tam 6 lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası,5 Cumhurbaşkanlığı Kupası,2 Başbakanlık Kupası sevincini yaşadın ve yaşattın. 

21 Ağustos 2011 Pazar

Djokovic de Yenilirmiş


Sezonun son Grand Slam'i olan Amerika Açık öncesi oynanan son turnuva Cincinnati Masters'da Andy Murray finalde bu sezon oynadığı 58 müsabakanın 57'sinden korttan galibiyetle ayrılan Novak Djokovic mağlup ederek hem şampiyonluğa ulaştı hem de Djokovic'e dur diyen isim oldu. Final müsabakasının ilk setini 6-4 kazanan Murray ikinci sette 3-0 önde iken rakibinin sakatlığından dolayı çekilmesiyle müsabakayı kazandı.

Aslına bakarsanız bu mağlubiyet Djokovic için çok büyük bir kayıp değil. Zira kendisi bu sezon yapması gerekeni fazlasıyla yaptı ve sakatlığından dolayı maçtan çekildiğini düşünürsek 5 tane Masters serisi kazandığı bir sezonda bir Master seri finalinde kaybetmek o kadar mühim olmasa gerek. Ancak Murray için kazanılan bu şampiyonluk çok önemliydi.Murray bu sezon ikinci kez şampiyonluğa ulaştı ki diğer şampiyonluğu çok büyük önem ifade etmeyen Atp 250 serisinden Queen's Cup'ta gelmişti. Andy Murray 2005 yılında henüz 18 yaşındayken Bangkok'da Federer'in karşısında final oynarken tüm tenis kamuoyu birkaç yıl içerisinde onun Grand Slam kazanacağını ve çok geçmeden Murray'in 1 numaraya yükseleceğini tahmin ediyordu. Bu süre zarfına kadar 3 kez Grand Slam finali oynamasına rağmen hiçbirini kazanamayan Murray kendisinden beklenen patlamayı 6 sene boyunca gösteremedi. Oyun tekniği olarak Djokovic,Nadal ve Federer üçlüsünden çok eksiği olmayan Murray mental olarak bu üçlünün seviyesine bir türlü ulaşamayarak kendisinden çok şey bekleyen tenisseverleri üzdü.

Ama Murray Cincinnati'de kazandığı şampiyonluğun verdiği moral ile o beklenen patlamayı yapması çok yakın olabilir.Çünkü rakipleri arasındaki Nadal ve Federer Amerika Açık öncesi Montreal ve Cincinnati'de her ikisi birden çeyrek finalden ötesini göremedi.İkiside en formsuz dönemlerinden birini yaşıyor. Andy Murray'in en başarılı olduğu kortun da sert zemin olduğunu düşünürsek de Murray Djkovic'le birlikte Amerika'da mutlak iki favoriden biri olacaktır.Murray önündeki 2 haftalık süreci iyi değerlendirir iyi bir hazırlık yaparsa Amerika Açık'da yıllardır özlemini yaşadığı Grand Slam şampiyonluğuna ulaşabilir. Tabi Murray'in unutmaması gereken diğer bir hususta Grand Slam'lerin havası her zaman farklıdır ve ustalar (Nadal ve Federer) ustalıklarını burada göstermek isteyecektir.

Cincinnati için tebrikler, Amerika Açık için bol şanslar Andy...



'YILDIZ KIZLAR' ımız Dünya Şampiyonu


Ankara'da düzenlenen Dünya Yıldız Kızlar Voleybol Şampiyonası'nda Yıldız Milli Takımımız final müsabakasında Çin'i 3-0 yenerek Dünya şampiyonluğu ünvanına ulaştı. Aynı zamanda rakip Çin'den hem 2007 Dünya Şampiyonası'nın final müsabakası rövanşını hem de bu turnuvadaki 2. tur gruplarında yenildiği müsabakanın rövanşını almış oldu.

Voleybol tarihimizin ilk Dünya şampiyonluğunu kazandıran Yıldız Kızlarımız son Avrupa Şampiyonası'nda zafere ulaşarak bizlere bu başarının geleceğinin sinyallerini vermişti. Ne yazık ki futbol harici branşlarda ülkemizde düzenlenmeyen organizasyonlara çok fazla ilgi göstermediğimiz için o başarıları bu kadar ses getirmemişti. Yıldız Kızlarımız sadece Dünya Şampiyonluğunu kazanmakta kalmayıp bundan önce hep finallerde kaybetme alışkanlığı edinen Milli Takımlarımızın bu kötü alışkanlığını üst üste ikinci kez yenerek bizlere bu büyük başarıyı yaşattılar.

Teşekkürler Yıldız Kızlar...





18 Ağustos 2011 Perşembe

Kaptanlık Sorunsalı


Dün akşamki maçla ilgili pek fazla birşey yazmaya gerek yok. Çünkü maç ile ilgili yazabileceğimiz şeyler sınırlı. Son Liverpool maçında gayet hazır bir görüntü çizmemize rağmen o günden bugüne takımda bir geriye gitme var. Aslında Liverpool maçından farklı olarak sadece kalede Muslera, sol açıkta da Stancu vardı. Ama futbol olarak istediğimiz seviyede değildik. Bunda maçın daha 20. saniyesinde yediğimiz golünde etkisi vardı elbette. Ama benim söylemek istediklerim maç ile ilgili değil genel olarak takım ile ilgili.

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Emmanuel Eboué Galatasaray'da


Haftalardır ha oldu ha olacak diye beklediğimiz transfer sonunda gerçekleşti. Eboue bugün KAP'a bildirildi ve akşam İstanbul'a geldi. F.Terim'in de bir çok mevkide oynaması nedeniyle ısrarla istediği bir futbolcuydu ki bu transfere taraftarlardan daha çok sevinende eminim İmparator olmuştur.

9 Ağustos 2011 Salı

Güle Güle Koca Kafa


Sevmedim 10'u, olmamıştı sende. Heyecanlanmamıştık desek yalan olurdu. Efsanelerin giydiği 10 numarayı efsane olmasını en çok istediğimiz adama yani sana vermişlerdi Koca Kafa nasıl heyecanlanmayalım ki. Ama 10 giydiğinde sahadaki tavırlarının değiştiğini gördüğümüz her gün biz resimdeki Arda'yı daha da fazla özlüyorduk. Çünkü bizim Arda'mız buydu. 

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Hangi Galatasaraylılık Onurundan Bahsediyorsunuz?

Günlerdir medya organlarında dolaşan Emmanuel Culio'nun Orduspor'a trafsferi ne yazık ki gerçekleşti. Fatih Terim geldiğinden itibaren söylenen Culio'nun gönderilme ihtimaline inanmıyordum ama hangi sebebten ötürü niye gönderdiler diye düşünüyorum bir türlü anlayamıyorum. Galatasaraylılık duruşundan,ruhundan bahsedenlere burdan sesleniyorum hangi Galatasaray'dan bahsediyorsunuz. http://www.viddler.com/explore/stadyumevde/videos/46/ alın izleyin şu videoyu bahsettiğiniz Galatasarayı bu Servet'le mi bu Ayhan'la mı kuracaksınız. Kendini Galatasaray'dan büyük gören bu adamlar bu takıma ne sağlayabilirler. Biz değilmiydik ''Başarılar gelir geçer Asaletin bize yeter diye'' maç boyu tezahürat edenler nerde asalet bu oyuncularla mı asaleti oluşturacaksınız. Biri teknik direktörü ile sıkıntısı var diye maçı satar (izleyin maç özetini gayet açık şekilde görürsünüz Servet beyi) biri ekmek parası olan top kovalamak yerine saha içinde rakip oyuncuyu kovalar (videonun 4.10-4.30 dk kaları arasına bakabilirsiniz Ayhan beye). Bir de bu Ayhan bey takım ikinci kaptanı.

Ama siz ne yapıyorsunuz facia şekilde geçen sezonun ikinci yarısında Galatasaray onurunu ayakta tutmak için çırpınan Lorik Cana ile birlikte iki oyuncudan biri olan Culio'yu gönderiyorsunuz. Tabi sizde haklısınız Culio gördüğü 7 sarı kartı Ayhan bey gibi ne hakeme laf yetiştirmekten ne de rakip oyuncu kovalamaktan gördü ya da Servet bey gibi hocası kovulsun diye maç satmadı. Yaptığı tek şey formasını şerefle taşımak için aslanlar gibi mücadele etmekti Culio'nun.

Elveda Aslan Yürekli diye sesleniyorum kendisine ve yeni takımında başarılar diliyorum. Ama Galatasaray onurundan bahsedenlere de bırakın Galatasaraylılık duruşu mu bıraktınız onuru mu bıraktınız cenazesi çoktan kaldırıldı sayenizde bunların....

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Henry Eski Yuvasında Kupayı Kaldırdı

Thierry Henry... Dünya futboluna damga vurmuş isimlerden biri olan Henry kendisini Henry yapan altın çağlarını yaşadığı Londra'da geçen günlerde 8 sene formasını giydiği Arsenal taraftarının önündeydi. New York Red Bull takımıyla Emirates Cup'ta eski taraftarının önüne çıkan Henry turnuvayı şampiyonluk kupasıyla kapatıyordu ve karşımıza geçmiş zamanlardan alışıldık bir durum olan bu görüntüyü tek farkla üzerinde Arsenal forması değilde başka bir takım formasıyla veriyordu. Muhtemelen Henry'iyide Arsenallileri de duygulandıran bu sahneyi alkışlayan bütün Arsenal taraftarların bu sahneyi daha güzel hale getirdikleri için teşekkürler..



Doğum Günün Kutlu Olsun Hasan Şaş


Doğum günün kutlu olsun Hasan Şaş. Tıpkı Ümit Davala'da söylediğimiz gibi gerek Galatasaray'ın gerekse Milli Takım'ın yaşadığı en büyük başarılarda hep siz vardınız. Özledik seni be Hasan'ım. Ama Galatasaray'da olmanda yeter. Nice mutlu senelere.

31 Temmuz 2011 Pazar

Rakiplerimiz Belli Oldu


Merakla beklenen 2014 Dünya Kupası Eleme Grupları bugün belli oldu. En başta şunu söylemek gerekir ki gerçekten çok sıkıcı bir kura çekimiydi. 2. torbadan katıldığımız kura çekiminde pekte kolay bir gruba düşmedik.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Doğum Günün Kutlu Olsun Ümit Davala


Doğum günün kutlu olsun son mohikan Ümit Davala. Yaşadığımız en büyük mutluluklarda hep sen vardın. En kritik anlarda sahneye çıkandın. Milan'a penaltıyı atarken tereddüt etmedin, deplasmandaki Bologna maçında Hakan Şükür'e o müthiş asisti yapandın, Ali Sami Yen'de ki maçta Bologna maçında sağ köşeden çok enteresan bir gole imza attın, finalde Arsenal maçında penaltıyı atarkenki yüz ifaden gözümün önünde. Skibbe zamanında haksızlığa uğramıştın seni yeniden Florya'da görmek çok güzel son mohikan. Doğum günün mutlu olsun nice mutlu senelere...

Bay Ribaund Furkan Aldemir, Sertaç Şanlı ve Hüseyin Göksenin Köksal


Avrupa U-19 erkekler basketbol şampiyonası geçen hafta İspanya'da yapıldı. Ev sahibi İspanya'nın şampiyonluğuyla sonuçlanan turnuvada Milli Takım'ımız turnuvayı altıncılıkla tamamladı. Maçlar canlı olarak yayınlanmadığı için turnuva ve takımımızın oyunu ile ilgili pek bir bilgiye sahip değilim ama istatistikleri inceleyerek özellikle Galatasaray Erkek Basketbol Takım'ımızı yakından ilgilendiren oyuncular hakkında bilgi vermek istiyorum.

29 Temmuz 2011 Cuma

Git Gide Güzelleşiyor | Galatasaray 3-0 Liverpool


Biraz geç oldu ama maç yazısını yazalım. Üstelikte bu kadar iyi oynadığımız bir maçtan sonra yazmamak ayıp olurdu zaten. Dün akşamki kadroya baktığımızda İnter maçının devamı olduğu açıktı. Kadro neredeyse aynıydı. Ayhan'ın yerine Melo, Elmander'in yerine ise Baros sahadaydı. Sistemde yine 4-3-3 olarak devam etti. Evet belki Liverpool'da Gerrard, Suarez gibi isimler yoktu ama Liverpool'du yani. Böylesi hazırlık maçları gerçekten çok daha anlamlı kılıyor hazırlık kampını.

26 Temmuz 2011 Salı

Doğum Günün Kutlu Olsun Sabri Sarıoğlu


Doğum günün kutlu olsun Sabri Sarıoğlu, nice mutlu senelere. Seni beğenmeyenler olabilir ama bizim için ne kadar önemli olduğunu, yokluğunun ne kadar büyük bir yara olduğunu yaşayarak gördük. Allah sakatlıklardan korusun, nice mutlu senelere.

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Geçen Yılın İzlerinden Kurtuluyoruz | Galatasaray 0-0 İnter


Bugün 3. hazırlık maçını oynadı Galatasaray. Her geçen gün hazırlık maçı bile olsa daha da güçlü rakiplerle oynanıyor ki lige hazır olmak açısından bu çok güzel. Maçın başında kadroya baktığımız zaman Fatih Terim'in Twente maçındaki gibi 4-4-2'yi kullanmadığını gördük. Defansın sağını yeni transfer Ujfalusi'yi yerleştiren İmparator Sabri'yi ise sağ içte kullanarak 4-3-3'ü denedi bu maçta. Tabi ki klasik bir 4-3-3 değil. 4-5-1'e yakın bir sistem denedi. Orta sahanın en gerisinde Ayhan, önlerinde ise Sabri ve Selçuk ile iyi bir orta saha üçlüsü kurdu. Sağda Kazım, solda Arda ileri uçta ise Elmander ile hücum presi rahat yapabileceği bir takım vardı.

24 Temmuz 2011 Pazar

Almanya Grand Prix'sinde Zafer Lewis Hamilton'un

Formula 1 2011 sezonunun 10. yarışı olan Almanya Grand Prix'sinde damalı bayrağa ilk sırada ulaşan isim McLaren-Mercedes pilotu İngiliz Lewis Hamilton oldu. Hamilton'u Ferrari'den Fernando Alonso ve Red Bull'dan Mark Webber takip etti. Dünya şampiyonası lideri Sebastian Vettel yarışta 4. olarak tam 11 yarış sonra podyumun ilk iki basamağından inmiş oldu.

Baştan sonra büyük mücadeleye sahne olan yarışta heyecan ilk turdan itibaren üst seviyedeydi. Yarışın ilk turlarında spin atan Vettel öndeki üçlüden koparak bizlere bu sezon ilk defa kendisinin içinde olmadığı bir podyum mücadelesi izletti. Baştan sona kadar birbirlerinden kopmayan Hamilton-Webber-Alonso üçlüsü teknik ekiplerin pitstop stratejileri ile her pitstop da yer değiştirdi ve en sonunda bu taktik savaşından galip çıkan Lewis Hamilton yarışı ilk sırada bitirerek sezonun Çin'den sonraki ikinci birinciliğini kazanmış oldu. Sezon başından beri tüm yarışları domine eden Red Bull'lar ilk defa bu yarışta ilk iki sıraya araçlarını taşıyamayarak sezonun geri kalanı için tüm Formula-1 severleri zevkli bir zirve mücadelesi için umutlandırmış oldu.

Almanya Grand Prix Sonucu:

1. Lewis Hamilton
2.Fernando Alonso
3.Mark Webber
4.Sebastian Vettel
5.Felipe Massa
6.Adrian Sutil
7.Nico Rosberg
8.Michael Schumacher
9.Kamui Kobayashi
10.VitalyPetrov


Pilotlar Klasmanı
------------------
1. Sebastian Vettel (Almanya) Red Bull 216 puan
2. Mark Webber (Avustralya) Red Bull 139
3. Lewis Hamilton (Britanya) McLaren 134
4. Fernando Alonso (İspanya) Ferrari 130
5. Jenson Button (Britanya) McLaren 109
6. Felipe Massa (Brezilya) Ferrari 62
7. Nico Rosberg (Almanya) Mercedes GP 46
8. Nick Heidfeld (Almanya) Renault 34
9. Vitaly Petrov (Rusya) Renault 32
10. Michael Schumacher (Almanya) Mercedes GP 32
11. Kamui Kobayashi (Japonya) Sauber 27
12. Adrian Sutil (Almanya) Force India 18
13. Jaime Alguersuari (İspanya) Toro Rosso 9
14. Sergio Perez (Meksika) Sauber 8
15. Sebastien Buemi (İsviçre) Toro Rosso 8
16. Rubens Barrichello (Brezilya) Williams 4
17. Paul Di Resta (Britanya) Force India 2

Markalar Klasmanı
-----------------
1. Red Bull - Renault: 355 puan
2. McLaren - Mercedes: 243
3. Ferrari: 192
4. Mercedes: 78
5. Renault: 66
6. Sauber - Ferrari: 35
7. Force India - Mercedes: 20
8. Toro Rosso - Ferrari:17
9. Williams - Cosworth: 4

Yeteneğine İhanet Edenler | Berkant Göktan


Berkant Göktan. 12 Aralık 1980 doğumlu ve henüz 30 yaşında. Hepimizin yakından tanıdığı Berkant futbola Bayern Münih alt yapısında başladı. O dönemde Bayern alt yapısının en büyük yeteneklerinden birisi olarak görülüyordu. Zira A takıma ilk kez 16 yaşında alınması potansiyelinin ne kadar yüksek olduğunun en büyük göstergesidir. Trapattoni onun ilk keşfeden isimdir. 16 yaşında Bayern'in A takımıyla antremanlara çıkmıştır. Mehmet Scholl, Effenberg gibi isimlerle daha çocuk yaşta antremanlarda yer almıştır. Bu bile 16 yaşındaki Berkant için büyük bir deneyimdi.

22 Temmuz 2011 Cuma

Felipe Melo Galatasaray'da


Dibe vurduğumuz geçen sezondan sonra herkesin beklentisi transfer döneminde takımın yeninden yapılanması ve sağlam bir kadro kurulmasıydı. Şu ana kadar transfer dönemini en verimli geçiren takımız bana göre. Takımda sıkıntı nerdeyse o bölgeye çok iyi isimler alındı. Yıllardır çektiğimiz kaleci sıkıntısı Muslera ile giderildi. Kangrene dönen, tüm Türkiye'de dalga konusu olan BAM'lı orta sahanın yerini Türkiye'nin en iyi Selçuk ile takviye ettik. Transfer döneminin bana göre en önemli hamleleri orta sahaya geldi. Selçuk, Ceyhun ve şimdi de Selçuk'un yanına Felipe Melo. Elde de Culio ve Yekta var. Bol alternatifli çok iyi bir orta saha rotasyonu oluşturuldu.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Yao Ming Veda Etti

1.5 milyar nüfuslu Çin'in spor dünyasına sunduğu nadir yıldızlardan biri olan 2.29'luk dev pivot Yao Ming bir türlü kurtulamadığı sakatlıklardan dolayı basketbola yaptığı açıklamayla resmen veda etti.

12 Eylül 1980 yılında Şangay'da dünyaya gelen Yao basketbolun büyülü dünyası olan NBA'ye 2002 yılında adım attı. Houston Rockets tarafından 1. sıradan draft edilen Yao ilk senesinden itibaren kendini tüm NBA kabul ettirdi. Uzun boyuna rağmen mükemmele yakın şut ve pas yüzdesine sahip olan Yao NBA kariyeri boyunca 476'sı ilk beş olmak üzere 486 maça çıktı, 6 kez de All-Star da oynamayı başardı. NBA kariyeri boyunca maç başına 19 sayı ve 9.2 ribaund ortalamalarını yüzde 52.4 şut isabeti ve yüzde 83 serbest atış isabeti ile yakalayarak tüm NBA severlere ne kadar yumuşak bileklere sahip olduğunu gösterdi.

2009-2010 sezonunda hiç bir maça çıkamayan, 2010-2011 sezonunda sadece 5 maça çıkabilen Yao artık vücudunun basketbol oynamayı kaldırmayacağına kanaat getirerek basketbolu bıraktığı açıklayarak basketbol dünyasının emeklileri arasındaki yerini aldı.

Fernando Muslera Galatasaray'da


Ve sonunda en çok ihtiyacımız olan transfer geldi. Mondragon gitti gideli sıkıntısını çekeriz kalenin. De Sanctis, Leo Franco, Zapata gibi yabancı denemelerin yanında, Orkun, Ufuk, Aykut gibi yerli denemelerde tutmadı. Hoş bizim kalecimiz zaten yabancı olmalı. Zira bizde yerli kaleci kültürü yok.

19 Temmuz 2011 Salı

Vurmayın Çocuğa!!


Antreman fotolarını yeni gördüm daha. Bu fotoğrafa çok güldüm. Arda ve Selçuk sanki Emre Çolak'ı dövecekler gibi. Üçlünün surat ifadelerine dikkat :)

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Tübitak Formula-G ve Hidromobil Yarışları


Tübitak tarafından her yıl düzenlenen ve ülkemizdeki üniversitelerin katıldığı Formula-G ve Hidromobil yarışları 17 Temmuz Pazar günü İzmir Ülkü Yarış pistinde yapıldı.Formula-G yarışlarına 33 üniversiteden 38 araç katılırken Hidromobil yarışlarına 15 üniversiteden 19 araç katıldı. Formula G 2011 güneş enerjili araba yarışlarında son iki yılın birincisi İstanbıl Üniversitesi'nin Socrat adlı aracı yine birinciliği alırken Anadolu Üniversitesi Thunderbird ikinci, ODTÜ Robot Topluluğu takımı üçüncülüğü elde etti.Hidromobil yarışlarında ise İzmir MMO Öğrenci Komisyonu Poseidon-3 aracı ile birinciliği kazanırken İTÜ Hydro-bee ikinciliği, Uludağ Üniversitesi Makina Topluluğu Timsah üçüncülüğü elde etti.

Yarış sonuçları yukarıda belirttiğim şekilde ama bu yazıda sonuçlardan çok değinmek istediğim farklı bazı noktalara değinmek istiyorum. Öncelikle bu yarışlara katılarak Türkiye'de bazı şeyleri değiştirmeye çalışan idealist tüm üniversite öğrencisi arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ama onların bu şevklerini kırmak için elinden gelen yapan tüm herkesi diyecek tek bir kelime bulamıyorum. Yaklaşık 750 civarında genç arkadaşım okulları biter bitmez hazırlandıkları bu yarışlara araçlarını yetiştirmek için yaz tatillerinden fedakarlıklar edip tüm eforlarını harcadılar ve bu yarışlara katılmak için İzmir'e geldiler. Ama İzmir'de yarış haftası boyunca yaşanılanlar tek kelime ile tam bir rezillikti. Pist alanında geçen yıllardaki konteynerlerin yerine kurulan çadırların zaten sıcak olan alanı sera yerine çevirmesi, Tübitak gibi ülkemizin en teknolojik kurumunun pist alanında bir türlü yeterli elektrik ve internet hizmetlerini ekiplere sağlıklı sunamaması tüm takımların son hazırlıklarını yaparken büyük sıkıntıya düşmesine sebep oldu. Neyse olur insanlık halidir dediğimiz anlarda yapılan soygunculuk tüm takımlara artık illallah dedirtti. Yarışlara katılan her takıma 3.000 TL destek veren TÜBİTAK (bu araçların yaklaşık maliyeti 75.000-100.000 TL) güvenlik için FIA standartları bahanesiyle bir çok takıma piste getirdiği kendi adamlarından güvenlik kemeri yanmaz tulum ve yarış koltuğu aldırarak ve biz sizin güvenliğinizi düşünüyoruz cümlesiyle vicdanlarını rahatlatmaya çalışarak verdikleri destek ücretinin bir kısmını geri telafi ettiler. Bir de geçen sene ki yarış pilotlarına 105 TL ye 2 sene boyunca geçerlidir diyerek verdikleri sürücü lisanslarını bu sene geçen seneki yarış pilotlarıyla katılan ekiplere onlar geçerli değil yenisini çıkartmak zorundasınız diyerek birazınıda öle telafi ederek kendi terazileri dengelemişlerdir muhtemelen.Ayrıca bizim güvenliğimizi isteyen yetkililerin Işık Üniversitesi aracında çıkan yangın esnasında nerede olduklarını soruyor ve yangına ilk müdaheleyi yapan tüm üniversiteli arkadaşlarıma teşekkür ediyor, yaşadıkları şanssızlıktan ötürü yarışa katılamayan Işık Üniversitesi ekibine geçmiş olsun diliyorum.

Diğer değinmek istediğim konu ise bu yarışlar için gerekli tanıtımın yapılmamasıydı. Zaten yarışlara gelene kadar gerek üniversite yönetimleri tarafından gerek şehirlerindeki sanayiciler tarafından yeterli desteği göremeyen takımlar, Tübitak ve organizasyonu düzenleyenlerden de yedikleri darbeden sonra tek ümitleri kendi yaptıkları araçları halkımıza göstererek onların beğenilerini kazanarak en azından biraz sevinmek istiyorlardı. Ama yarışın yapıldığı şehirde yapılmayan tanıtımlar pistin 1000 kişilik tribünlerini bile dolmamasına sebep oluyordu. En azından geçen seneki gibi yarış TV den canlı yayınlanır diye ümit eden ekipler yarış günü yarışların canlı yayınlanmayacağını öğrenince yayın akışlarında kim bikiniyle yakalandı kim kiminle el ele görüntülendi hangi dizi karakteri ne yaptı diye anlatan magazin programlarına yer vermekten bu yarışa yer veremeyen TV kanallarımıza da saygı duymakla yetiniyordu ve nitekim yarışa katılan üniversite öğrencileri ile onları aile ve arkadaşlarının takip ettiği bir yarıştan öteye geçemedi bu yarışlar. Her ne kadar kendisinin araçları incelemesi yüzünden pistte güneş altında dakikalarca bekleyip kavrulmamıza rağmen bizleri onure eden Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı'na şimdilik teşekkür edip söylemlerinde ne kadar samimi olup olmadığını zaman içinde bizlere göstermesini bekliyorum

Son olarak da yarış sonuçlarını belirlemekte bile aciz olan TÜBİTAK'a sitem ile yazımı sonlandırmak istiyorum. Araçlara yerleştirdiği transponderlerdeki verilere göre açıkladığı sıralamada 3. olan Gaziantep Üniversitesi Oretrion aracının 6. sıradaki Odtü aracının yaptığı itiraz sonucu Odtü'yü 3. Oretrion'un ise ödül törenine kısa bir süre kala 4.olarak açıklamasına ise koskoca TÜBİTAK yetkilileri ve yarış komiserleri sıralamayı belirleyemiyor da Odtü nasıl belirliyor demekle yetiniyor ve yinede Gaziantep Üniversitesi Oretrion ekibini yürekten tebrik ediyorum.

Tüm olumsuzluklara rağmen ellerinden geleni yapan tüm üniversiteli arkadaşlarımın ellerine sağlık diyorum sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.



17 Temmuz 2011 Pazar

Skibbe Es-Es'te


Galatasaray'ın eski teknik direktörü Michael Skibbe 3 yıllığına Eskişehirspor'la anlaştı. Aslında bu büyük bir süpriz oldu hepimiz için çünkü gündemde olan birşey değildi. Galatasaray'dan sonra Eintracht Frankfurt'un başına geçmişti. İyi geçen ilk sezondan sonra bu sene kötü gidişe dur diyemeyince Skibbe kovulmuş ve yerine Daum gelmişti. Ama Frankfurt'u Daum'da kurtaramamış ve küme düşmüştü.

2011-2012 Sezonu Formalarımız Tanıtıldı


Aylardır beklediğimiz formalarımızın tanıtımı nihayet bugün yapıldı. Sezonun sonlarına doğru Adidas ile sözleşmenin fesh edilip Nike ile anlaşılması taraftarlar arasında büyük heyecan yaratmıştı. Zira benim gibi Adidas'tan nefret eden taraftarın sayısı hiçte azımsanmayacak kadar fazla. O tarihten sonra bir çok haber çıktı. Galatasaray Formaları Blog en uğrak yerlermizden olmuştu. Zira gelen haberlerde gerçekten çok umut vericiydi. Elit kategoride yer aldığımız açıklandı. Bu beklentileri daha da arttırdı.

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Unutamadıklarımız | Sasa İlic


Aslında uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu Sasa İlic ama bir türlü yazamamıştık. Tabi bizim ki birazda üşengeçlik ya neyse. Hagi ile yollarımız ayrılmıştı o dönemde ligi 3. bitirmiştik. Herkes yeni teknik direktörü merak ediyordu ve Belçikalı Gerets gelmişti. Sonra transferler falan derken Sasa İlic'de o dönem kadroya katılan isimlerdendi. Bilen elbette biliyordu İlic'i ama bilmeyip sallayanda çoktu. Zira göreve çok büyük vaadlerle gelip ilk 3 sezonda hüsran yaşan rahmetli Canaydın için çok kritik bir dönemdi o. Yanılmıyorsam 2. kez başkan seçildiği senenin yazıydı İlic ve Gerets'in takıma katılması.

12 Temmuz 2011 Salı

Aklınızdan Çıkarmayın TÜRKİYEDİR GALATASARAY



Hep oyunlar, senaryolar
Sustuysak bir yere kadar
Aklınızdan çıkarmayın
TÜRKİYEDİR GALATASARAY

Sizin Kime Hizmet Ettiğiniz Ortada


Dün herkes Mehmet Ali Aydınlar'ın açıklamalarını resmen ağzı bir karış açık izledi. Gerek aldıkları kararı açıklarken, gerekse akşam bağlandığı Telegol programında Fenerbahçeliliğini cümle aleme birinci ağızdan açıkladı. Dünkü açıklamalardan sonra herkesin beklentisi Galatasaray Camiasının bu mantık dışı, saçmalığın, fanatikliğin sınırlarını zorlayan karara bir tepki göstermesiydi. Kaldı ki bu tepki gelmeyince taraftarlar Başkan Ünal Aysal'a tepkisini açık açık dile getirdi. Eğer bugün bu açıklamayı yapmamış olsaydı Başkan'da büyük tepki görecekti taraftarlardan.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Gökhan İnler Napoli'de


Şu Türkiye Ligi gündeminden biraz uzaklaşalım. Haftalardır konuşulan, kesin gözüyle bakılan bir transfer daha netleşti sonunda. Bazı futboldan anlamayan insanlar var bildiğin futbol cahili. Piyasası her geçen gün artan böylesine bir oyuncuyu Türkiye'ye getirmenin imkanı yoktu zaten. Seria A'da kendini ıspatlamış kalbur üstü oyuncuların başında geliyordu Gökhan. Zira bana göre bir sıçrama yapmada geç bile kalmıştı diyebiliriz.