25 Aralık 2010 Cumartesi

Yeteneğine İhanet Edenler / Adriano


Tam adı Adriano Leite Riberio. 17.02.1982 Rio doğumlu ve henüz 30'unda bile değil. Brezilya futbolunun çok şey beklediği ancak bugüne kadar neredeyse hiçbirşey alamadığı futbolcu. Aslında birazcık futbola konsantre olabilse neler yapabileceğini bir çok kişi biliyor ama sanırım bir tek kendisi bilmiyor.

24 Aralık 2010 Cuma

Demichelis & Malaga ve Vizyonsuzluğumuz


Demichelis Malaga'da. İnanın duyunca şok oldum. Hani orta sıra takımlarından birine mesela Getafe'ye, Espanyol'a falan transfer olsa gerçekten anlardımda Malaga haberi beni şok etti. Transferin ayrıntıları ise gerçekten daha şaşırtıcı. Demichelis sezon sonuna kadar Malaga'da kiralık oynayacak ve sezon sonunda Malaga bonservisini 3 milyon euro'ya alabilecek. 

21 Aralık 2010 Salı

Bir Dedikodu / Sinan Bolat


Biraz önce 3 korner 1 penaltı'da Ali Ece'nin söylediğine göre Sinan Bolat'ın menejeri dün sabah Florya'daymış. Ali Reis bişey duymasa söylemez. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilinmez. Ancak şöyle bir şeyde var Ufuk'a her ne kadar güvenilmesi gerektiğini düşünsemde Sinan Bolat asla hayır diyemeyeceğimiz bir transfer olur. 

Forma Aşkı


Bu fotoğrafta Servet'e dikkatlice bir bakın.


Birde bu fotoğrafta İnsua'ya dikkatli bakın.

Sizce hangisi Galatasaray'a yakışıyor? Haftalardır kötü giden takım gencecik bir çocuğun golüyle galibiyete giderken yüzü gülmeyen Servet mi? Yoksa dünyada hiçbir takımda bundan daha çok rezil olmayacak hakettiği halde oynamasa bile takım gol atınca sanki kendisi atmışca sevinen İnsua mı?

20 Aralık 2010 Pazartesi

Allah Yardımcın Olsun Boğazın Boğası


Sinan Şamil Sam. Türk Boks Tarihinin gelmiş geçmiş en iyi boksörü. Şu anda Ankara'da Dikmen'de 29 Mayıs Hastanesinde yoğun bakımda. Haberi duyduğumda gerçekten çok üzülmüştüm ki halada üzülüyorum. Umarım bir an önce toparlanır ve eski sağlığına kavuşur. Ayrı severim Sinan Abi'yi. Arkadaşımın kuzenidir. Biz lisedeyken 2-3 kez okula gelmişti. 2002 ya da 2003 yılıydı tam emin değilim. O zamanlar çok ünlü değildi ancak yinede bilirdik. Onu okulda görüp tokalaşıp konuşunca o kadar mutlu olmuştum ki. O günden sonra bu kameralı cep telefonlarına her zaman lanet ettim. Ahh ulan o zamanlar neredeydiniz diye. Daha yeni çıkmışlardı piyasaya ama çevremizde kimsede yoktu işte kahrolasıca :) Tv'de izleyipte gurur duyardık onunla. O kendini sakınıp bekleyip bekleyip sonrada rakibi anasından doğduğuna pişman eden sağ kroşesini indirdiğinde bizde gaza gelip koltuğa yastığa az yumruk atmadık. Yattığı hastane evime yürüyerek 5 dk keşke gidipte bir kez görebilsek destek olabilsek ama malesef görmek mümkün değil. Allah yardımcın olsun Sinan Şamil Sam. Bir sağ kroşe daha indir ama bu seferki azraile olsun...

19 Aralık 2010 Pazar

Bu Takım "CANA" Kurban Olsun


Bugün aslında çok fazla yazılacak birşey yok. Maçın başında karolara baktığımız zaman göze çarpan tek olumlu şey genç Anıl'ın maça ilk 11'de başlamasıydı. Hafta içi bu tarz haberler çıkmıştı ve bekleniyordu. Onun dışında kadroya baktığımız zaman Cana, Kewell ve Neill'i çıkar kadro bildiğin Bank Asya seviyesinde. Gerçekten son yılların en kalitesiz kadrosuna sahibiz.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Yeteneğine İhanet Edenler / Valeri Bojinov


Tam adı Valeri Emilov Bozhinov. 15.02.1986 doğumlu ve henüz 24 yaşında. Ama futbolu takip edenler için onun adını duymak sanki futbol hayatının sonlarına gelmiş birini duymakla eşdeğerdir.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Altın Bidon Ödülleri


İtalya Serie A'nın her sene verilen klasik ödülü Altın Bidon (Bidone d'oro) bu yıl ki sahibini buldu. Daha öncede bu ödülün müdavimi olan ve 2 sene üst üste bu ödülü alan Roma'lı Adriano bu ödülü 3. kez kazanarak bir ilki başardı. Daha öncede İnter'de oynarken 2006 ve 2007 yıllarında bu ödülü almıştı Adriano. Ben hayatımda Adriano kadar yeteneğine ihanet eden bir insan daha görmedim. Yeteneğine baktığımızda onun olması gereken yer zirve iken o yine dibe vurmuş durumda. Brezilya Ligi'ne dönmesi yakındır. Zaten devre arasında Roma'dan ayrılacağı konuşuluyor. 

Türk Basketboluna Bir Ayıptır Bu


Bu sezonun en çok konuşulan olaylarından biriside Efes Pilsen'in basketbol şubesinin kapanacağıydı. Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu alkollü içeceklerin spor faaliyetlerinde reklam ve isim almasını yasaklayan bir yönetmelik hazırlamıştı. Bu henüz yürürlüğe girmedi ancak haberlerde sürekli Efes Pilsen'in kapanacağı ve Hırvatistan'ın Cibona Zagreb ile birleşeceği ve yatırımlarına orada devam edeceği idi. Ancak Efes Pilsen kulübü biraz önce resmi açıklamada böyle bir şeyin söz konusu olmadığını açıkladı.

12 Aralık 2010 Pazar

Seni Yıkacak Dozerin...


Kewell'ın yerine Serdar Özkan, Neill'in yerine Servet, Cana'nın yerine Sarp, Sabri'nin yerine Ali Turan'ı koyalım. Sonrada bu stadı yıkıp bu oyuncuları o stadın altında bırakmayacak dozerin anasını...

6 Aralık 2010 Pazartesi

Hayalimdeki İkili


Lorik Cana'nın bu takıma katıldığı haberini aldığımda Allahım sana şükürler olsun sonunda adam gibi gerçek bir orta sahaya sahip olduk demiştim. Çünkü Cana'yı Galatasaray'a transfer sürecinden itibaren son 3 yıldır falan sürekli takip ediyordum. İlk defa dikkatimi Kanal A'da izlediğim bir Lille-Marseille maçı ile çekmişti. Adam hem Arnavut hem de 24 yaşında Marseille'nin kaptanıydı. Hem de ne kaptanlık. Sahada adeta diğer 10 Marseille'li oyuncuya hükmediyordu. Bu oyunculardan biriside Niang'dı da neyse o muhabbete girmeyelim.

I Love You Hagi


İşte Hagi bu. Takıma aşılamaya uğraştığı felsefe bu. 3-0 öndesin maçı kazanmayı garantilemişsin. Ama son dk'larda verilen pozisyona bile çok sinirleniyor. İstiyor ki takımı son saniyeye kadar mücadele etsin. 1 dakika bile olsa maçtan kopmasın. Hagi bu felsefesini eninde sonunda takıma aşılayacak, bunu anlayamayan oyuncularla yollarını ayıracak. Çünkü o Hagi. Yenilgiye ağlamayan büyük olamaz diyen adam gibi adam. Sonuna kadar arkandayız Hagi. 2. yarıda yap revizyonu kur takımını bu taraftar hep arkanda...

5 Aralık 2010 Pazar

Huysuz ve Saygısız


Konumuz Ayhan Akman. Ayhan'ı zerre kadar sevmediğimi beni tanıyan herkes bilir. Ayhan bu sezona da her sezon olduğu yine ufak bir kıvılcım ile başlayıp yerini sağlamlaştırmış bir oyuncu. Ancak Ayhan'ın bu takımda yeri olmadığını futbolu bilen herkes anlar. Sahada yaptığı tek şey neredeyse her topa maydonoz olmasıdır. Top kimdeyse hemen oraya koşar topu alır önce bir etrafında 180 derece döner ki bu ortalama 5 saniyeyi falan alır sonrasında ise sahanın enlemesine boyunu ölçer düm düz koşar, bu arada tabi ki rakip savunma yerleşmiş herkes pozisyonunu almıştır. İşte Ayhan bu noktaya kadar bekledikten sonra topu geri pasla defansa bırakır ve sonra koşup tekrar alır. Arada bir ileri oynamayı dener ama onuda beceremez. İleri attığı her 5 pastan 3'ü bize kontraatak olarak geri dönmüştür. Topu kaptırır adamla arasında 1 metre vardır ama o topu kovalamaz sadece seyreder. Haa tabi birde bu sene edindiği bir huy var topla arasındaki mesafe ne kadar olursa olsun mutlaka kayar topa. Müdahele edeceğinden değil göz boyamak için. Bunu da başarır. Ekranda Sergen,Rıdvan ve Bülent gibi futbol ulemaları, Hakan Ünsal gibi yarası büyük biri öve öve bitiremez bunları. Hatta bazen Ayhan kadar mücadele eden var mı dedikleri bile olmuştur o derece yani. 

4 Aralık 2010 Cumartesi

Hayata Döndük; Kasımpaşa 0-3 GALATASARAY


Birkaç haftadır maçlarla ilgili yazmıyorduk bugün yazalım dedik. Ee nasılsa galibiyete hasretiz. Son 4 maçta aldığımız 3 yenilgi ve 1 beraberlikle iyice dibe vurmuşken üzerine birde Elano'nun gitmesi ile bu maçla ilgili en çok merak ettiğim nokta takımın beyninin kim olacağıydı. Kadrolar açıklanınca gerçekten acınacak halimize güldüm. Takımın beyni Ayhan'dı. Hani topu her alışında kendi etrafında bir dönüp sonrada dümdüz devam edip rakibin savunması yerleşip pozisyon aldıktan sonra pas tercihini yapan Ayhan.

Raund 3: Balotelli - Boateng


Manchester City antremanında ayaklar değil yumruklar konuştu. Bir pozisyonda Boateng Balotelli'ye sert girince Balotelli'de Boateng'in üzerine yürüdü ve sonrasında ise yumruklar konuştu. 1 Aralıkta ki Salzburg maçında 2 gol atmıştı Balotelli ama bencilliği ile beni bile tv başında sinirlendirmişti sahada olsam kesin bir tepki verirdim. Egosu çok üst düzey bir oyuncu. Çok büyük bir yetenek ama asla bir takım oyuncusu değil. Kendisine ödenen büyük bonservis bedelinden sonra (25 milyon paund) egosu tavan yapmış durumda. Agresif olmak iyidir ama bu kadarı fazla. Mancini çok şanslı bir teknik direktör. Adamın transfere harcamak için neredeyse sınırsız bir bütçesi var. Ama mesele transfer yapmak değil takım olmak. Bu kavga City'de ki 3. kavga. Ekim ayında Adebayor ile Kompany arasında bir kavga yaşanmıştı. Geçen hafta da Yaya Toure ve James Milner yine antremanda tartışmışlardı. Bu kadar egosu yüksek, yıldızlarla dolu bir ekibi gerçek bir takım yapmak zorunda ötesinde imkansız bir şey. Mancini elinden geleni yapıyor bunun için ama oyuncular arasında ki bu anlaşmazlıklar ile işi çok zor.

30 Kasım 2010 Salı

Yolun Açık Olsun Elano Blumer



Güle güle Elano Blumer. İmzayı attığı günden beri beklentiler kendisinden çok yüksekti. Geçen sezon her ne kadar eleştirilirse eleştirilsin onun koca bir sezonu yanlış yerde oynayarak bitirdiğini görmemek için kör olmak gerekirdi. O pozisyonda yapacakları sınırlıydı. Dünya Kupası'nda Brezilya'da yıldızı parlayan tek oyuncuydu torpilli olmadığını gösterdi. Yönetim koca bir yaz onu satmaya çalıştı ama beceremedi. Ve yaz sezonunda satacakları paranın çeyreğine sattılar belkide Elano'yu. Elano gibi bir oyuncuyu kullanamamak Türk futbolunun acizliğidir. Benim anlamadığım ise Arda zaten sakat, Misimovic kadro dışı bırakılmış, takımın liderliği Elano'ya verilmiş, adamda son haftalarda form tutmuş. Bu kötü takımda göze batan 1-2 isimden birisi. Aslında bu kelimelerin sonunda hangi akla hizmet satarsınız demem gerekirdi ama Adnan Polat yönetiminin transfer politikası bu işte. Keita'da da aynısı yapılmadı mı? Bir tutmuyorum ikisini tabi ki ama Elano'da tam form tutmaya başlamışken, takım zaten oynatacak oyuncu bulmakta zorlanırken bir de Elano'nun gitmesi... Hagi'nin gelir gelmez Elano ile konuşması onun planlarında ne kadar önemli yer tuttuğunun göstergesiydi. Benim şimdi en merak ettiğim nokta bu transferde Hagi'nin onayı varmı. 

Yolun açık olsun Elano. Yine pişman olacağız ama... Koskoca bir ama...

26 Kasım 2010 Cuma

Ömer Toprak


Bugün haberlerde görünce gerçekten çok sevindim. Hiddink ve Oğuz Çetin Hannover 96-Freiburg maçına Ömer Toprak'ı izlemeye gideceklermiş. Mehmet Ekici'den sonra Ömer Toprak'ın da Milli Takıma kazandırılması gerçekten çok önemli. Çünkü bu takımın Servet ile bir yere varacağı yok. 

22 Kasım 2010 Pazartesi

Yok Daha Neler



Bugünün manşetleri süsleyen haberi Liverpool'un Emre Belözoğlu için devre arasında yapacağı teklifti. Bu sezon Liverpool'un çektiği sıkıntılar malum. Son olarak buna birde Gerrard'ın milli takımdan sakat dönmesi eklenince Liverpool için işler daha da zora girdi. Bunuda fırsat bilenler yapıştırmış hemen manşete haberi; Dünya devi Emre için geliyor diye :)

Emre'yi günahım kadar sevmem ama onun gibi orta saha oyuncusuda Türkiye'de yok. O olmadığı zaman Fenerbahçe'nin ne kadar zorlandığı ortada. Her sene ortalama 3 ay oynamayan Emre'nin alternatifleri allahtan Milli Takımda mevcut artık. Ama her ne kadar iyi oyuncu olursa olsun Emre devamlılığı olan bir oyuncu değil ve asla da 7 milyon euro+ Fabio Aurelio edecek bir oyuncuda değil. Aurelio ile kafa kafaya takas deseler hadi birazcık anlarım ama böylede uçulmaz ki. Hem haberin tamamiyle uydurma olmasının nedeni Four Four Two'nun Almanya versiyonundan olması. Çünkü bizdeki Türk versiyonu gibi Almanya versiyonu yok Four Four Two'nun. Almanya versiyonunu geçtim sitesinde bile böyle bir haber yok. Zaten orta sahasında Gerrard, Maxi Rodriguez, Lucas Leiva, Poulsen, Joe Cole, Raul Meireles varken bu takım Emre'yi almaz. Alacaksa genç gelecek vaadeden bir adam alırlar tıpkı Shelvey gibi.

Haberi kim niye yaptırdı bilinmez ama gerçekten yılın asparagası olacak nitelikte bir haber olduğu ortada... 

19 Kasım 2010 Cuma

Misimovic Açıklaması



"Oyuncumuz Zvjezdan Misimovic’in kulübümüzün arzuladığı performans taleplerine karşı, tamamen olumsuz davranışlarından; antrenman ve maçlarda sergilediği tavırlar, azimli çalışmaması, konsantrasyon eksikliği, dikkatsizliği ve teknik-taktik disiplinsizliğinden dolayı; A Takım kadrosunun dışında bırakılmasına karar verilmiştir."

Hagi Misimovic'in neden kadro dışı bırakıldığını bu şekilde açıklamış. Kesinlikle kararına saygılıyız arkasındayız. Ama bu iş burada bitmemeli. Devamınıda bekliyoruz Hagi.

18 Kasım 2010 Perşembe

Misimovic Kadro Dışı


Ve Hagi bekleneni yaptı takıma neşteri vurdu.  Ama açıkçası ben bu ismin Misimovic'i olacağını tahmin etmiyordum. Çünkü Misimovic'e sıra gelene kadar 6-7 tane oyuncu var daha. Hagi'nin kiralık istemiyorum açıklamasında açıkçası herkes gibi bende İnsua ve Misi arasında kalmıştım. Anlaşıldı ki Misi'ymiş. 

Çok saçma ve enteresan bir sözleşmesi var Misimovic'in. 1-2 milyon dolar arası bir para ödendi ve Mayıs ayında  bonservisin geri kalanını ödemezse Galatasaray tekrar Wolfsburg'a dönecek. Böyle bir anlaşma, böyle bir yönetim zafiyeti ve böyle bir basiretsizlik olabilirmi. Misimovic ülkeye alışamazsa istenen futbolu oynamıyacak ve ülkesine dönecek. Gerçekten burada yönetimin zafiyeti açıkça belli.

Söylentiler bugün antremanda Hagi ile tartıştığı yönünde. Trabzon maçından sonra da bir tartışma olmuştu bugün antremanda ki de onun üzerine tuz biber ekti. Kadro dışı kalması Hagi ile tartışması ise anlarım, haa yok kötü performans, kalitesizlik vs gibi şeyler ise dediğim gibi Misimovic'e gelene kadar daha Servet, Mustafa Sarp, Ayhan, Ali Turan, Serdar Özkan, Gökhan Zan ve Hakan Balta var. Elbette ki daha önce de dediğimiz gibi Hagi'nin aldığı kararın arkasındayız. Ama madem Misimovic ile başladı bu olay devamı kesinlikle gelmeli sadece onunla sınırlı kalmamalı. 

Bu kararın neler getireceğini zaman gösterecek ama Hagi'nin devamını getirmesi gerekiyor.

Zamanla Olacak


Öncelikle maçın kadrosuna baktığımızda yeni olarak 3 oyuncu görüyoruz. Serdar, Burak ve Umut. Diğer 8 oyuncumuz yine geçen seferki kadroyla aynı. Ama yinede kadroda ki en belirgin özellik Servet dışında formayı hakeden giymiş, isimler değil. Servet son haftalardaki performansı ile banko oynamayı bırak kadroya bile seçilmemeliydi.

16 Kasım 2010 Salı

İsyan


Söyleyin nerede o eski günler
Nerede Taffareller Hagiler 
Sahada gezinen ruhsuz yürekler
100 yıllık kulübü rezil ettiler
Adnan Sezgin bu takım senin eserin
İş işten geçmeden bırakıp gidin
Yeter artık daha zarar vermeyin
BİZE ESKİ GALATASARAY'I VERİN

15 Kasım 2010 Pazartesi

Ameliyathaneye Bekleniyorsunuz


Prof. Dr. Gherghe Hagi çok acil ameliyathaneden bekleniyorsunuz. Hagi bile şu takıma bakmaya utanıyor. Ama ne sahadakiler ne de yönetimdekiler utanmıyorlar. 

Hagi dünkü basın toplantısında takımdaki herkese gereken mesajı verdi. Bugün bütün gün bir açıklama bekledim. Ama yönetimin yaptığı tek açıklama istifa yok. Zaten ne bekliyorduk ki.

14 Kasım 2010 Pazar

Herşeyi Değiştirmek İçin Buradayım


"Gerekli analizleri yapıp, neleri yapacağıma karar vereceğim. Bazı oyuncuların tavrıları normal değil. İsim vermiyorum ama sahadaki görüntü hoşuma gitmiyor. Ben buraya çalışmak için durumu bilerek geldim. Ve her şeyi değiştirmek için buradayım"

"Galatasaray'a ilk geldiğmde oyuncularla ilgili aniliz yapacağımı söylemiştim, bunu kesinlikle yapacağım. Belki bazı oyuncular ile ilgili çok çabuk bu kararı vereceğim, belki devre arasını bile beklemeyiz. Bazı futbolcular ile yollarımızı devre arasını beklemeden ayırabiliriz. Çünkü böyle gitmez. Ben Galatasaray'da elimde olan oyunculara adapte olmalıyım ve en iyisini çıkartmak zorundayım. Ama siz de görüyorsunuz ki bazı işler doğru değil. Dolayısıyla bu konuda bir şeyler yapmak zorundayım. Bazı oyuncular çok az verim veriyor, kim bizimle devam etmek isterse onunla devam ederiz."


Gözünü seveyim, kurban olayım Hagi kurtar bizi şu oyunculardan. Bunu yapsan yapsan sen yaparsın. Rijkaard'ın başını yediler, senide yiyecekler. Her kim olursa olsun kimsenin gözünün yaşına bakma. A2 takımıyla çıksak zaten bundan daha kötüsüde olamaz. Bu taraftar senin arkanda. Ne yönetime ne de futbolculara (birkaçı hariç) güveniyoruz. Sadece sana güveniyoruz. Bu takımı pisliklerden temizle. Bunu sadece sen yaparsın...


Çok Sevmek


"Birinin gitmesini istiyorsanız onu çok sevin, o kendiliğinden gider" diye çok güzel bir söz var. Acaba çok seviyor gibi yapsak giderlermi ki...

13 Kasım 2010 Cumartesi

Acı Yok Lucas


Acı yok Lucas acı yok :) Rocky serisi aklıma geldi fotoğrafı görünce, Rocky'nin Apollo Creed ile yapacağı maça hazırlanması gibi :) O değil de Neill'in fiziği kusursuz. Bir tane Türk futbolcuda şöyle fizik olmadı. Avrupa'da yetişenler hariç tabiki.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Galatasaray 3-1 Denizlispor


Günün anlamıyla ilgili güzel bir pankart olmuş. Öncelikle maçın 11'lerine baktığımızda herkesin dikkatini çeken olayı Cana'nın Servet ile birlikte defansın göbeğinde oynayacak olması. Aslında buna benzer denemeleri daha önce Mehmet Topal zamanlarında da yapmıştık ama bugünkü çok farklıydı. Çünkü yedekler arasında Gökhan Zan ve Ali Turan'ın olmasıydı. Bu iki isimde defansın göbeğinde oynayabilen isimlerdi. Hagi onlara çok açık bir mesaj verdi: "Size güvenmiyorum". Ayrıca Cana'da oyunuyla Servet'e bir mesaj vardı ki o da; "Defansı senden daha iyi yaparım"dı.

Ruhun Şad Olsun


Fikrini atmak değil
Her gönle dikmek gerek
Bin türlü yermek değil
Aşkla büyütmek gerek...

9 Kasım 2010 Salı

4-2'ye İyi Alıştı Ankaragücü


Maçın 11'lerine baktığımız zaman Ankaragücü'nün ideale yakın bir 11'le çıktığını, Fenerbahçe'nin ise birazda zorunluluktan rotasyon yaptığını gördük. Aslında bu maçta genç oyuncuları oynatmasını bekliyordum Aykut Hoca'dan ama aklımdan geçen isim Gökay değil Okan'dı. Özgür Çek ve Vittek Ankaragücü'nün en önemli eksikleriydi bence ki özellikle Özgür'ü ilk yarıda çok aradılar.

Genç Futbolcu (!)



Genç futbolcumuz (!) Mustafa Sarp sakatlanmış 2 hafta oynayamayacakmış. Allah aşkına şu adama genç diyen zihniyeti çok merak ediyorum. Adam 30 yaşında zaten tipe baktınmıda genç olmadığını görmemek için kör olmak gerek.

Çok şükür bu adam sonunda sakatlık nedeniyle de olsa oynayamayacak ve yerine başka birisi oynayacak. Geçen sezon Bank Asya'nın en iyi genç oyuncusu seçilen Musa'yı görürüz yarın umarım takımda.

Buda haberin linki;


6 Kasım 2010 Cumartesi

Cevabı Çok Basit


Sizce neden Mustafa Sarp bu takımın oyuncusu olabilecek çapta değil?

İşte neden Mustafa Sarp'ın bir arpa boyu yol gidemediğinin ve gidemeyeceğinin ıspatı. Bu nasıl topa vurmaktır ya. Hem topa hemde seni izlediğimiz için bize işkence ediyorsun be Mustafa. Yanında ki arkadaşa bakta topa nasıl vurulurmuş öğren. Kewell'ın yaptığı her hareket farkını ortaya koyuyor. Şu topa vuruşa bir bakarmısınız ya...

Farklı Olmak Böyle Birşey


Kim der ki bu adam 32 yaşında. Takımda ki gençler eminim Kewell'ın yarısı kadar çalışmıyordur. Seviyoruz lan seni Kewell... 

Stay With Us Harry Kewell...

4 Kasım 2010 Perşembe

41 Kere Maşallah


Takımın üzerindeki kara bulutlar neredeyse tamamen dağıldı. Daha 3 hafta öncesine kadar yüzünden düşen bin parça Elano takımın neşesi haline geldi. Herkesle şakalaşmalar espriler. 2 sezondur ilk defa gördük Elano'yu böyle allah bozmasın. Peki sadece o mu?


Tabiki hayır. Takımda herkesin keyfi yerinde. Hele birde Trabzon'u da devirirsek değmeyin keyfine takımın. Hele yabancıları böyle neşeli görmek dahada önemli. Çünkü fark yaratacak isimler onlar. Neyse nazarımız falan değmesin allah bozmasın :)

3 Kasım 2010 Çarşamba

Çalışınca Oluyor Ama Çalışınca (!)

 


Gareth Bale Southampton'da oynarken çelimsiz ama çok yetenekli bir oyuncuydu. Resimdeki gibiydi yani. Ama 2007 yılında transfer olduğu Tottenham'da 3 sezonda gerek fiziksel gerekse oyun olarak gösterdiği gelişim inanılmaz. Çalışınca neler olduğu ortada.


Şimdi kendisini Barcelona istiyor. İnter'e karşı deplasmanda hat-trick yapabiliyor. Durdurulması çok güç bir oyuncu oldu. Nerden nereye geldiği ortada. Gerçekten çalışınca oluyor.


Emre Çolak'da çalıştıktan sonra kendini geliştirmemesi münkün değil. Ama yeter ki çalışsın. Yetenek desen var, özgüven desen var tek eksik çalışıp güçlenmek. Çünkü çalışınca olduğunun en büyük göstergesi bir üstteki resim...

29 Ekim 2010 Cuma

Yok Artık



Harbiden yok artık. Söylentiler hep vardı ama o kadarda değil diyordum. Ama geldi. Allen Iverson artık Beşiktaş'ta. T-Mac, Kobe, Lebron, Shaq varken hep en sempati duyduğum hayran olduğum isimdi Iverson. Kaç yaşında olursa olsun, ne sorunları olursa olsun Iverson'un ölüsü bile Türkiye Ligi'ne fazla. Daha öncede birçok NBA oyuncusu Türkiye'ye geldi ama ilk defa bir NBA yıldızı Türkiye'ye geldi hatta Avrupa'ya. Kariyerinde MVP'den tutunda 4 kez sayı krallığı ve daha bir çok ödül bulunan bir isim Iverson. Tek kelimeyle gerçek bir efsane. Gönül isterdi ki Galatasaray forması ile onu izleyelim. Ama olsun onu Türkiye'de izlemek gerçekten büyük bir zevk. NBA tarihinin en skorer altıncı oyuncusu. Ama kurallar gereği 3 giyemeyecek. Hoşgeldin Iverson...

25 Ekim 2010 Pazartesi

İşte Şimdi Başlıyoruz


Her Fenerbahçe maçından önce olduğu gibi bütün basın yine Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı yeneceğini fark atacağını bas bas bağırıyordu. Yok iddaa oranları düşükmüş, 10 yıldır puan alamamışız. Evet bende dahil olmak üzere açıkçası maçla ilgili ümidim yoktu çünkü takım kaosa sürükleniyordu.

23 Ekim 2010 Cumartesi

O Bir Efsane: Mehmet Okur


"ABD'nin en büyük spor yayıncılarından olan ESPN, Eylül ayında başarılı projelerine bir yenisini daha ekledi. Dünya üzerindeki tüm basketbolseverler, ESPN'in internet sitesindeki sekmeden NBA'de yer alan 30 takımın tarihlerindeki en başarılı oyuncuları seçme imkanı yakaladılar. Pozisyonlara göre gerçekleştirilen oylamalanın ardından NCAA'deki Mart Çılgınlığı'ndan alışık olduğumuz "bracket" sistemi devreye sokuldu. Ve farklı dönemlerin oyuncularından oluşan takımlar, birbirlerine rakip olarak üst turlara doğru çıkmaya başladılar. Halihazırda Batı Konferansı'ndan Johnson, Bryant, Baylor, Gasol, Abdul-Jabbar beşiyle LA Lakers'in NBA Finallerine yükselmesi süpriz değil.

ESPN'in bu özel icadında Wilt Chamberlain ve Allen Iverson'u aynı takımda görmek mümkün. Uzun süredir NBA'de mücadele eden Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu'nu da Utah Jazz ve Orlando Magic'in kendi kadrolarında yarışıyorken izleyebilirsiniz. Hidayet, 2009 Playoffları'ndaki efsanevi performansının ardından Orlando Magic Tarihi'nin en iyi üç kısa forvetlerinden biri olarak kabul ediliyor. Grant Hill, bu kategoride %68,7 ile birinci sırada. İkinci basamakta Dennis Scott (%19,4) var. Hidayet Türkoğlu'nun topladığı oyların oranı ise %11,9. NBA'deki 11. sezonuna hazırlanan Hido, bu süre zarfı içerisinde beş ayrı takımla kontrat yaptı. Hidayet'ten iki sene sonra NBA'e gelen Mehmet Okur ise Detroit Pistons'daki iki sezonun ardından 2004'ten bu yana Utah Jazz forması giyiyor.

NBA tarihin en başarılı takımlarından olan Utah Jazz'de pivot pozisyonu için üç aday yarıştı. Jazz'ın Bulls'a karşı kaybettiği final serilerinde pota altını savunmaya çalışan Greg Ostertag, %7'lik oy toplamıyla üçüncü sırada yer aldı. Kalan oylar ise Mehmet Okur ve Mark Eaton arasında paylaşıldı. 1982-1994 yılları arasında Utah Jazz için oyanayn Eaton, müdafaadaki yetenekleriyle isim sahibi olmuştu. Kariyerinde bir defa All-Star seçilen Mehmet Okur da geniş cüssesine rağmen dış şutlardaki başarısı ve yumuşak bilekleriyle Jazz Tarihi'ne geçmeyi başardı. Memo 2006-2007 sezonunda 129 üç sayı isabeti bularak Byron Russell'a ait olan eski rekoru (109) kırmayı başarmıştı. Burada da oylarında %50,7'sini alarak Eaton'ın önünde (%40,2) Jazz Tarihi'nin en iyi pivotu oldu.

Utah Jazz'ın kalan pozisyonlarında ise pek de büyük çekişmeler yaşanmadı. Bir numarada John Stockton (%91,4), iki numarada Pete Maravich (%85), üç numarada Adrian Dantley (85,8) ve dört numarada Karl Malone (99,1) açık farklarla öne çıktı. Mehmet Okur'un isminin bu oyuncularla beraber anılması ve aynı resim içerisinde olması dahi yeteri kadar gurur verici olmalı."

Kaynak: Galatasaray Dergisi Ekim 2010

Gurur duymamak elde mi...

22 Ekim 2010 Cuma

Yuvama Geldim


Geçen günde yazdığımız gibi beklenen oldu ve Hagi takımın başına geçti. Zaten başka bir yabancı hocanın takımın başına geçmesi de mümkün değildi.  Rijkaard'ın gönderilip arkasındanda Hikmet Karaman'a teklif yapılması ise vizyonsuzluğun göstergesiydi. 

20 Ekim 2010 Çarşamba

Cimbomun Taraftarına El Salla Frank Rijkaard


Herkesin suçlu olduğu bu takımda suçu en az olan sendin Rijkaard. Senin felsefeni anlamayıp bildiklerini okuyan daha doğrusu bildiklerini bile okuyamayan yönetim ve futbolcular gitmesi gerekirken sen gittin bu takımdan. Aslında gideceğine kesin gözüyle bakıyordum ama içimde yinede bir umut vardı. Küçücükte olsa bir umut. Kalır diyordum, hiç değilse sezonu burada tamamlar, Adnan Polat daha 1.5 ay önce tv'de söylediği sözün arkasında durur diyordum ama... Yine koskoca bir ama... Sen böyle vizyonsuz yönetimede, futbolcuyada fazlaydın Rijkaard. Burada kaybeden sen değil yine onlar olacak. Üzülen ise yine biz... 

Yıllarca gerekli gereksiz herkesi havaalanında karşıladık omuzlara aldık. Ama şimdi bu güzel insanı uğurlamakta yine bize düşer. Footballove bu yönde bir çağrı yaptı. Şimdi bu çağrıya destek olma zamanı. Tabi ki kimsenin gitmek gibi bir zorunluluğu yok ama görev yaptığı sürece arkasında olduğumuz gibi giderkende yine ona sahip çıkmalıyız. Şimdi haketmeden gönderileni alkışlamak yakışır bize... Uçağın günü ve saati henüz belli değil ancak belli olur olmaz haber verilecek.

Buradan takip edebilirsiniz. Bizde öğrenir öğrenmez buraya yazacağız.


Kıvırcık saçlarına
Ak düşmüş uçlarına
Cimbomun taraftarına
SON KEZ EL SALLA FRANK RİJKAARD







RİJKAARD İÇİN YARIN YANİ CUMA AKŞAMI GS ADASINDA BİR VEDA DÜZENLENİYOR. BÜYÜK İHTİMAL PAZARTESİ İSTANBUL’DAN AYRILACAK. GELİŞMELERİN VE DETAYLARIN PEŞİNDEYİZ.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Yolun Sonu Görünüyor


Ve sende gidiyorsun be Rijkaard. Böyle mi olmalıydı. Çok güzel başlayan bu rüya böyle bir kabuslamı bitmeliydi. Seni birgün bile benimseyemeyen futbolcular ile bugüne kadar yine iyi geldin. Hatanın büyüğü yönetimde ve futbolcularda ama seninde kabahatin hiç azımsanmayacak kadar. 

12 Ekim 2010 Salı

Bunun Adı Zulüm


Hakikaten bunun adı zulüm. Hadi Almanya'yı anlarım adamlar takır takır top oynuyor sistem takımı ama Azerbaycan'a yenilmekte nedir ya. İlk 2 maçı kazanınca herkeste ibre tavan yaptı ama bunun sonunda geldiğimiz noktada ortada. 



6 Ekim 2010 Çarşamba

Altın Madeni Altyapımız (!)


Resimdeki arkadaşı tanıyoruz değil mi hepimiz. Nasıl hatırlamayız ki bir zamanlar en çok umut bağladığımız, geleceğin yıldızı dediğimiz adam. Cafercan Aksu. Dün akşam Güntekin Onay'ı dinlerken aklıma böyle bir yazı yazmak geldi. Manchester United'e gelen oyuncuların gelişimlerinden bahsetti. 

2 Ekim 2010 Cumartesi

Aytekin'de Emenike'de Durmadı


Resimdeki arkadaş ne iş yapar nedir bilmem ama bildiğim tek bir şey var ki futbolun "f"sinden anlamadığıdır. Tabi yanında 3 futbol cahilinide unutmamak gerek. Daha maçın ilk dk'sında Neill'in bariz topa yaptığı müdahaleye penaltdı deyince maç zaten 1-0 başladı. Ya aklım mantığım almıyor buna nasıl penaltı çalınır. Hoş kabahatin büyüğü seni hakem yapıpta bu maça verende. Insua'nın yaptığı sıradan bir faule sarı kart gösterdi. Ya neyse bişeyler daha diyeceğim olmayacak küfredecem sonunda.

30 Eylül 2010 Perşembe

-Brezilya Dizisi- V2


Dünkü yazıya devam edelim. Fotoğrafda yine aynı oldu ama bu yazıda onun diğer versiyonu zaten. Dün Galatasaray'a faydalı olan 3 Brezilyalıdan bahsetmiştik. Bugün ise takıma biraz faydası dokunan veya hiç bir fayda sağlamayan hatta kulübe zarar verenlerden bahsedeceğiz.