22 Temmuz 2010 Perşembe

Sezona Hazır Değiliz




Hazır değiliz hemde hiç hazır değiliz. Bir çok oyuncumuz eksikti dün özelliklede yabancılar ama eldekilerde pek birşey yapmadılar. Zaten ilk yarı oyun sürekli durdu tadı yoktu ilk yarıda. İlk yarının tartışmasız en iyisiydi Arda.


Fenerbahçe'nin tek pozisyonu vardı ilk yarıda o da gol oldu. Andre Santos 6 aydır futbol oynamayan Ali'yi bir sağa bir sola yatırdı ve golü attı. Ama golde sadece Ali'yi suçlamamak gerek topu kaptıran Mustafa Sarp ve de kalede Ufuk'un da hatası vardı. Ufuk kapattığı köşeden yedi o ayrı ama ilk pozisyonda Santos'un açısını kapatması gerekirdi. Galatasaray ise Arda'nın frikiğinde ilk pozisyona girdi. Gözlerime inanamadım gerçekten o frikiği izleyince.



Defansta sağda Ali, solda Serkan oynadı. Ali futboldan çok uzak kaldı maç eksiği çok fazla ama Serkan alışkın olmadığı yerde gayet iyi oynadı. Kazım'a hiç şans tanımadı ilk yarıda ve 2. yarıda gerçek sahibine bıraktı kanadı Hakan'a. Göbekte ise Gökhan ve Servet'i gerçekten beğendim ben. Servet konuşmayı bırakıp çalışmaya başlamış ki bu güzel. Gökhan sakatlığı tamamen atmış üzerinden dün gayet başarılıydı.


Dün takım gerçekten alışkın olmadığımız biçimde sert oynadı ki böylede oynaması gerekiyordu zaten. Bundan en büyük etkende muhtemelen Cana. Daha 8. dk da sarı kart gördü bu gidişle maçı tamamlayamaz diye düşünmeye başladım. Diğer arkadaşlarıda onun sert oyununa ayak uydurunca Fenerbahçe mücadelede yıldı. Orta saha hakimiyetine rağmen ilerde çoğlamayınca pozisyonada giremedik.


Orta sahada yeni transfer Cana beklenenden uzaktı. Daha uyum sürecini atlatabilmiş değil çok pas hatası yaptı. Ama zamanla buranın lideri olacağı kesin. Mustafa Sarp ise bildiğimiz gibi sağdan al sola ver soldan al sağa ver. Onun yerine Barış oynasaydı tamamiyle silerdik Fenerbahçe'yi sahadan. Arda ise gerçekten çok iyiydi. Serdar ise hazırlık kampının gerçekten en iyilerinden birisi. Elde patlar diye düşündüğüm bir transferdi ama Serdar hazırlık kampındaki performansıyla bu sezon çok şans bulacağını gösterdi. Musa ise çok tecrübesiz, defansı değil daha çok hücumu düşünen bir oyuncu ama topa girmeye cesareti yok çok ürkek. Bu sezon değil ama ilerleyen sezonlarda daha faydalı olur.


Forvette Batdal çok yalnız kadı. Ama iyi mücadele etti. Futbolun "f"sinden anlamayan kasap Bilica ve İlhan'la mücadele etti durdu. Stili gerçekten Hakan Şükür'e hiç benzemiyor tek benzer yönü boyunun uzun olması. Çok teknik ve soğuk kanlı nerde napacağını çok iyi biliyor ama yavaş. Maç içinde hep Baros ile birlikte oynarsa nasıl olur diye düşündüm. Baros hızlı, çalım atan, adam eksilten bir oyuncu Batdal ile bence çok iyi işler yapabilirler ama takıma bir forvet daha gerekli. Geçen seneden hiç ders almadığımız apaçık ortada. Kewell ve Pino'da forvet oynayabilir ama bu mevkiye gerçek bir forvet almak şart. Geçen seneki çektiğimiz sıkıntıları daha unutmadık.


İkinci yarıda ise Ayhan (ben bu adamın hâla ne işi var bizde anlamış değilim), Barış, Hakan ve Sabri ile başladık. Hakan ve Sabri zaten 11'in bankoları. Sabri ikinci yarıda Stoch'u sildi sahadan. Rakibi yok takımda sağ bekte yeri banko. Hakan ise yine bildiğimiz gibi. Stiline bayılıyorum bu adamın gerçekten çok zeki ama tek kusuru yavaşlığı o kadarda olur. Ama Volkan'ın elinden kaçırdığı topta kaleye vurmayıpda beklemesi pas yapması beni çileden çıkardı. Hakan gibi bir adamın o topu kesinlikle kaleye göndermesi gerekirdi.


Emre Çolak içinse ayrı bir yazı yazmak gerekiyor. Gerçekten çok yetenekli. Soğukkanlılığına ise hayranım. Çok kolay çalım atıyor ve hızlı. Şut atmaktan asla çekinmiyor ki bu takımın en büyük eksiklerinden birisi şut atmamak. Özellikle Volkan'ın kontripiyede kaldığı pozisyondan defansı bir sağa bir sola yatırışı ve şutu çok güzeldi. Ama acilen fitness falan yapması lazım aşırı zayıf. Topa girerken çekinerek giriyor. Ama bu sezon çok daha fazla şans bulup kendini geliştirecek gün gibi ortada.


Arda gümbür gümbür geliyor. Gerçekten çok beğendim ben sadece futbola konsantre olmuş. Eksikleri elbette var ama kendini geliştirdiği noktalarda var. Geçen sene en çok kızdığım noktalardan birisi Elano dururken Arda'nın duran top kullanmasıydı. Ama bu sezon hazırlık kampında gerçekten buna çok çalışmış belli. İki tane frikik kullandı ki gerçekten ikiside harikaydı. Tam çataldan döndü. Ama şutlarını biraz daha geliştirmesi gerek. Ve en büyük kusuru çok durarak oynuyor. Topu alır almaz direk pas yapsa arkadaşlarını daha çok pozisyona sokacak ama illa bir etrafında dönme gereği hissediyor ve bende bunu anlayabilmiş değilim. Ama bu sene gerçekten Arda'nın altın yılı olabilir. Artık Avrupa'ya gitmek istiyor ve bu sezon onun açısından çok önemli.


Netice itibariyle herkes takımdaki en büyük eksikliğin orta saha olduğunu biliyor. Kallstörm tarzı bir oyuncuya çok ihtiyacımız var. Çünkü takım pas yapamıyor. Fenerbahçe'ye bakıyorsun adamlar takır takır pas yapıyor bizdede bekleki Arda alsın top sürsünde ileri taşıyalım topu. 3 transfer daha var dedi Başkan. Bunlardan birisi orta sahaya o kesin. Bence biride forvete. Ama bakalım 3. nereye olacak. Kaleci transferi olabilir gibime geliyor.


Ama bir an önce transferlerin bitmesi ve tam takım çalışılması gerek. Hazırlık kampı bitiyor pazar günü ama biz hazır değiliz.



19 Temmuz 2010 Pazartesi

El Mago



İkinci transferimizde sonunda geldi. 2 hafta öncesinden anlaşıldığı bilinen ancak ödeme planları yüzünden transferi 2 hafta geciken Juan Pablo Pino sonunda İstanbul'a geldi. 23 yaşında çok genç bir oyuncu. Arda ile yaşıt. Hiç canlı izlemedim şöyle böyle diye yorum yapmak doğru değil. Yorumları zaten ilerleyen zamanlarda yaparız. Ama bir çok kişinin övdüğü bir isim. Kariyerinde zirve yapmaya çok yakınken çok ağır 2 sakatlık yaşamış. Ve şimdi onun için büyük bir fırsat kendini ıspatlamak adına. Daha önce çok yaklaştığı zirveye Galatasaray'la çıkabilir. Ama beni düşündüren şeyler var. Geçen sene Jo'da da gördük bunu genç Latinler eğlenceye çok düşkün ve disipline etmek oldukça zor. Bir forumda Fransa'dan yazan bir arkadaş barlardan çıkmaz gece gezmesine bayılır diye yorum yapmıştı. Umarın doğru değildir yoksa yeni bir Jo faciası yaşamamız işten bile değil. Futboluna gelince her iki kanatta da oynaması yeri geldiğinde forvet görevi görmesi takım için çok önemli olacak. Keita'nın yerini doldururmu bunu da zaman gösterecek...

18 Temmuz 2010 Pazar

7 Numara ve Harry Kewell


Kewell gelecek sezonda takımda kaldı. Hayırlı uğurlu olsun. Taraftarın yeni bir transferden bile daha çok sevindiği bir olay bu. Dady Cool en az 1 sezonda daha Kewell gol attıkça tribünlerde çalmaya devam edecek. Ve en güzelide Türk Telekom Arena'da Kewell'ı izleyecek olmamız.

Gelelim Kewell'ın forma numarasına. Leeds taraftarlarına ve klübe saygısını göstermek için herkez 7 numarayı beklerken Kewell 19 numarayı giydi. Bu durum biraz yadırgandı ama sonrasında herkes hayran oldu bu 19 numaraya. Bu sezon ise takıma bir 19 numara daha katıldı. Kariyeri boyunca hep 19 numara giymiş olan Cana hazırlık maçlarındada bu numarayı giydi. Bu durum Kewell gelecek sezon yok diye yorumlandı ama Kewell'ın kalması kesinleşince taraftarın en çok istediği şeylerden biride gerçekleşmek üzere. Bu sezon büyük ihtimalle Kewell'ı ilk geldiği günden beri görmek istediğimiz 7 numara ile izleyeceğiz.

Peki 7 numara önemlimidir. En az 10 ve 9 numara kadar önemlidir 7 numara. 10 numara takımın lideridir. 9 numara takımın golcüsüdür. Ama 7 numara Türkiye'de her ne kadar böyle olmasada takımın en karizmatik oyuncusudur.  7 numara ele avuca sığmaz, tekniktir, hızlıdır, bitiricidir ve çok klas goller atar. Aynı zamanda bencildirde 7 numaralar.

7 numara George Best'tir rüzgarı arkasına aldımı karşısına çıkan savunma oyuncusunun hiç şansı yoktur.

7 numara Beckham'dır, Figo'dur sahada duruşuyla karizmadır.

7 numara Raul, Shevchenko, David Villa ve Cantona'dır. Jeneriklik gollerin adamlarıdır.

7 numara Cristiano Ronaldo'dur. Hız, teknik ve aynı zamanda bencillik ama star karizmasıda ondadır.

Bu oyuncuların bir çoğu kariyerlerinin büyük bir çoğunluğunu 7 numara olarak geçirmişken mecburiyetten gittikleri takımda başka numaralar seçmek zorunda kalmışlardır. Beckham Real Madrid'e geldiğinde Raul giydiği için 23'ü seçmiştir. Yine Figo aynı sebepten dolayı 10 numarayı giymiştir ve en sonda Ronaldo 9 numarayı seçmek zorunda kalmıştır ama milli takımda hiç bir zaman 7'den vazgeçmemiştirler.

Kewell'a ise en çok yakışan yine 7 numara olacaktır. Kewell bencil değildir takım oyunu oynar. Karizmatiktir, sahada duruşuyla bile hem rakipleri hemde takım arkadaşları kendisine saygı duyar. Ve Kewell jeneriklik gollerin adamıdır. Buram buram Premier Lig kokan bir futbol dahisidir Kewell. Hzlı değildir ama tekniktir. Birici hareketi yaparken ikinci hamlenin ne olacağını düşünür. Karakterlidir tıpki George Best gibi. Takımını düşünür. Yedek kalıp son 5 dk oyuna girmeyi asla problem etmez. Hagi'den sonra bu taraftarın en çok sevdiği yabancıdır. 

Katkısı ve profosyonelliği hiç bir zaman tartışılmaz Kewell'ın. Zaten 2 senede toplasan 15 maç oynamamış Linderoth'a o kadar sabır gösteripte bizi defalarca ipten alan yeri geldiğinde takımı için hocasından talimat almadan kendi isteğiyle stoper oynayan, sahada olduğu her dk takımı için herşeyini veren bir adamdır Harry. Bu takımda kalmayıda sonuna kadar haketmiştir.

Bu sezonda kendisini 7 numara ile sahada görmek en büyük isteğimizdir. Parçalı formada 7 numara eminim bundan daha çok yakışacaktır kendisine.

Edit:  99 numara giyeceği açıklandı. Aydın 7 numara giydiği için.



İşte dünyaca ünlü diğer 7 numaralar.



Yolun açık olsun Leo


Ve Leo Franco gitti. Zaten alınması bile hataydı. Zaragoza ile anlaşmış. Hatta haberde Zaragoza başkanının transferi açıkladığı söyleniyor. Hep dediğim gibi madem bu kadar yabancı kaleci arayacaktık neden Mondi gibi bir kaleciyi gönderipte 3 sezonu heba ettik anlamış değilim. Geldiği günden bu yana ilk Atletico Madrid maçında birazcık kendini gösterdin ama Fener maçında yaptığın hata ve sonrasında yaptığın savunma, bizi şampiyonluk umutlarımızı bitirişinle bu taraftar seni asla unutmayacak..



Yinede bu şanlı formayı giydin. Yolun açık olsun...

17 Temmuz 2010 Cumartesi

Rakipler Belli, Gelecek ve Gidecekler Belirsiz


Galatasarayımızda gelenek yine devam ediyor bu senede. Kampta alt yapıdan çıkan gençlerin kafaları yine kazınmış takım keller topluluğu olmuş yine. Kalede Ufuk zaten saçı sürekli 3 numara geziyordu Emirhan ve Eray'ında saçlar kazınınca sadece kalede 3 tane kel oldu zaten :).

Hazırlıklar son sürat devam ediyor ama bir gelenek daha bu senede kendini gösteriyor. Hazırlık kampının 3. maçını oynayacağız yarın ama Cana'dan başka yabancı transfer yok ortada. Bir oyuncu için takımı ile sezon başı hazırlık kampına katılmak çok önemlidir. Ama bizde yabancılar genelde bunu pek yaşayamaz. En basitinden Elano geçen sene lig başladıktan sonra geldi ve takıma uyum sağlaması zaman aldı.

Yine bir çok isim gündemde ama gelen giden yok. Leo Franco bile hala takımda. Madem gitmek istemiyor 6+2+2 de tut elinde alternatif olsun. Zaten bir sezon kadroya giremeyince kendisi gitmek ister. Aslında bana göre takım Leo'dan kurtulabilse yapacak bir kaleci transferi ama kurtulamadılar. 8 senedir kaleci olamayan Aykut, bar bar dolaşan Ufuk ile bu sene de iş zor. Ufuk gerçekten bu takımın kalesini koruyabilecek ve mevcutlar içinde kalenin teslim edilmesi gereken tek adam ama toparlaması gerek kendini. O da geçen sene sezon başı hazırlık kampına katılamamış ve neticesinde kadroyada girememişti.

Defansta Servet yine çalışmak yerine konuşmaya devam ediyor ve gün gün geriye gidiyor. Bu ilerde dahada büyük sorunlar açacak takımın başına. Huzursuzluk çıkarmaya devam edecek Servet. Kesinlikle gitmesi gerek. Hakan Balta ve Ali Turan'ın defansın göbeğindede oynayabilmesi ve Gökhan Zan'ında alternatif olarak bulunması lig için fazlasıyla yeterli ama Avrupa için kesinlikle yetetsiz. Ben göbeğe bir tane transfer kesin bekliyorum ama.

Orta sahada ise 5 tane oyuncu oldu. Barış, Ayhan, Mustafa, Cana, Musa. Ama Cana dışında hiçbiri yeterli değil. Ayhan'ın artık bu takımda niyadı doldu hala niye gönderilmiyor anlamış değilim. Resmen futboldan soğuyorum Ayhan'ı izlerken. Geçen sene bir çok maçta dikkat ettim yanında oynayan Elano'ya çok müsait pozisyonlarda pas atmıyor. Top kaptırdığı zamanlarda asla topun peşinden koşmuyor. Bu bölgeye zaten bir tane transfer olacak ama Cana gibi bir savaşçı dahamı yoksa Elano gibi pas trafiğini yönlendirecek birisimi. Cana bu bölgeye cuk diye oturan bir transfer. Marseille ve Sunderland'da bu adamı hayranlıkla izledim hep. 23 yaşında Marseille tarihinin en genç kaptanıydı.Belli ki Elano Dünya Kupasından sonra sağ açıkta ve daha fazla sorumlukla oynayacak. Geçen sene ön libero oynadı çünkü pas yapabilecek kimse yoktu. Ama bu sene sakatlığı bir an önce atlatıp sezona hazır girerse Dünya Kupasındakinden bile iyi bir Elano izleyebiliriz. Tabi ki doğru yerde oynarsa. Emre Çolak'da bu sene  bu bölgede iyi bir alternatif olacak. Fiziki yönden her ne kadar çok yetersiz olsa bile bence iyi bir alternatif ve daha çok forma şansı bulacak bu sene. Arda'dan daha hızlı ve daha zeki. Kafası sürekli ilerde kim nerde bakarak oynuyor. Aklını kullanıyor ve sol ayağıda çok iyi. Rijkaard onun üzerinde çok duruyor. Bu desteğe o da çalışarak karşılık veriyor. Bu sezon kritik maçlarda çok fazla izlyeceğiz Emre'yi. (Bizim kuzenin ikizi gibi dahada bi sempatik geliyor o yüzden)



Kewell'ı Türk Telekom Arena'da izleyebilmek ise en çok istediğimiz şeydi. Ve Harry takımda kaldı. Duruşu ile bu takıma çok şey katan adam gibi bir adam Kewell. Bir röportajında alt yapıdan çıkan oyuncularımızı eleştirmişti. "Ben bu yaşımda bile antreman bittikten sonra fitness çalışırken genç oyuncular antreman biter bitmez tesislerden ayrılıyorlar. Bu şekilde iyi bir yere gelmeleri mümkün değil" diyordu Harry. Zaten bu yorum alt yapıdan çok büyük umutlarla çıkan oyuncuların neden biyerlere gelemediklerini açıklıyor.

Arda isi geçen sene kaptanlığı çok fazla kaldıramadı bence. Ama bu sene çok daha iyi bir Arda izleyeceğiz. Aslında bu takımda en zor iş Arda'nın. Çünkü bu takımda Kewell, Neill, Cana gibi liderlik vasfıyla donatılmış adamlar var. Neill ve Kewell Avusturalya'nın, Cana ise Arnavutluk'un kaptanı. Arda ise bu kaptanların kaptanı. İşi gerçekten kolay değil. Bir çok yerde Arda'dan kaptanlığın alınıp bu 3 oyuncunun kaptan olması gerektiği yazıyor. Geçen sene kaptan olmasaydı Arda bu isimlerin kaptan olması çok doğaldı. Adamlar doğuştan lider. Ve Arda bu kaptanların arkasında zirveye çıkabilirdi. Ama sen bu saatten sonra Arda'dan kaptanlığı alırsan Arda işte o zaman dibe vurur. Ama Arda bu sezon sonunda giderse kaptan bu isimlerden birisi olmalı. Bu sezon bu isimler ancak 2. ve 3. kaptan olmalıdır.

Forvette ise Baros var ise çok fazla sorun yoktur. Sorun Baros'un yokluğundadır. Geçen sene Kewell sakatlanana kadar elinden geleni fazlasıyla yaptı forvette ama o da sakatlandıktan sonra gol sorunu had safhaya çıktı. Geçen seneyi göz önünde bulundurup bu sezon 1 forvet daha alacaktır takım. Mehmet Batdal elbette iyi bir alternatif olacak hazırlık maçlarındada gösterdi bunu. Ama Avrupa'da başarı için 1 isim daha şart oraya.

Gelecek hafta en az 1 transfer daha açıklanacak ama bakalım bu hangisi olacak. Yönetimide anlamak gerek elbette ama artık biraz daha ellerini çabuk tutmaları gerek. Avrupa Ligi elemele maçları başladı artık. Transferleri bir an önce bitirip kampa getirmeleri gerek.

Rakip deyince OFK Beograd (Sırbistan) veya FC Torpedo Zhodino (Beyaz Rusya) rakibimiz olacak. Bu iki takımda bize asla rakip olamazlar ama yinede işi sıkı tutmak şart. Hangisi gelse farketmez ama öncelikle şu transferler gelsin...

15 Temmuz 2010 Perşembe

Sezon Öncesi


Biraz önce ikinci hazırlık maçımızda bitti. Bir türlü anlamış değilim yıllardır neden böyle paf ile çıksak yenebileceğimiz takımlarla maç yaparız.
Birkaç sene öncesine kadar Amsterdam Cup'a katılır ve harbiden iyi takımlarla maç yapardık. Tamam böyle ufak tefek takımlarla maç yapıp ısınalım ama dengimiz takımlarlada hazırlık maçı yapalım. Bu konuda yönetimin ve de Rijkaard'ın hiçmi bi düşüncesi yok ilginç.
Neyse 2. maçımızıda gol yemeden kapattık bu güzel. Rijkaard 2 maçtada kaleyi farklı isimlere verdi. Önce Emirhan sonrada Aykut. Bir dahaki maçtada kale Ufuk'un olacak. Bu sezon eğer yabancı transferi yapmazsak kaleye büyük ihtimalle Ufuk kalemizi koruyacak ki en mantıklısıda bu olur.
Aslında Aykut'u severim gerçekten sürekli oynadığında kendini ıspat edecek bi kaleci ama abi bi adamda 8 senedir kaleyi alamaz mı ya. Mondi varken oynaması zaten mümkün değildi. Mondi gitti Orkun geldiki çok saçma bi tercihti al Aykut'un bi senesi daha boşa gitti son 10-15 maç hariç. Ee şampiyon oldukda kimse güvenmiyoduki bu ikiliye De Sanctis geldi kiralıktı zaten. Steaua maçında yakınca takımı gitti 1 sezon daha. 
Ve Leo faciası sonrası Aykut. Yine olmuyor yine olmuyor. 
Ama Ufuk öyle değil. Ufuk gelirken zaten sürekli oynuyordu. Maç eksiği yoktu. Bu sezon forma bulursada gerçekten kaleyi kimseye vermez. Casillas, Valdes, Neuer, Rene Adler bunlarda çok genç kaleye geçtiler.
Ufuk ve Emirhan ile yola devam denmesi bence olması gereken.
Defansta ise çok iyi bir isim alınmıyacaksa genç ve gelecek vaad eden 6+2+2'de kullanılacak ilerde faydalı olacak bir genç alınmalı. Afrikalı olması en iyisi olur.
Haa bide şöyle bir durum var Servet artık konuşmak yerine çalışmaya başlasa defansta sorunda kalmayacak. Zaten yanında Neill gibi bir adam var. Defansın lideri o. Servet oynarsa savaşçısıda o olacak. Ee zaten olması gerekende o. Teknik yok, hız yok. O zaman napacaksın savaşacaksın. Basit oynayıp savaşacaksın. Tıp tribünlerin Servet diye inlediği 2007-2008 sezonunda olduğu gibi. Alt yapıdan ise Çetin'in ben bu sene kadroda daha çok yer bulacağını düşünüyorum. Rijkaard geçen sezon 2-3 kez denedi. 
Hem sağda hem solda oynayabilmesi onu rotasyonda bi alternatif olarak bulunmasını sağlayabilir. Birde artık kendini bi göster be Serkan Kurtuluş. Bugün ilk 11'de çıktı. Hep abisi Serdar'dan daha yetenekli dendi ama 2 sezondur ortada yok.
Orta sahaya mutlaka takviye gelecek. Cana'nın yanına alınacak isim için Boateng, Kallstörm hatta Deco deniyor ama bence bu isim Kallstörm olmalı. Eğer göbekte ikili sağlam olursa ki Cana ile bunu %50 oranında sağladık bence defanstada  Neill ve diğerleri daha rahat edecek takım. Ama Elano bu takımda kesinlikle kalmalı. Eldeki adamlar içinde pas yapmayı bilen tek pasla pozisyon yaratabilen bir kişi var o da Elano. Dünya kupasındada gördükki bir sezon mecburiyetten dolayı bu adamı heba ettik.
Futbolun "f"sinden anlamayanlar ön liberoda oynayan Elano'dan maç kurtarmasını beklediler. Sanki kaç tane gördülerse ön libero'daki adamın maç kurtardığını. Adam Türkiye Kupasında son adam olarak kalıp kırmızı kart bile gördü. Caner ve Arda duran top kullanmayı bilmedikleri halde bu adama doğru dürüst duran top kullandırmadılar ki Dünya Kupasında Brezilya'da duran toplarda hep Elano vardı.
Velhasıl kadroda mutlaka kalması gerek.
Serdar Özkan hazırlık maçlarında göze batan bi oyuncu ama asla ilk 11'de oynamak için yeterli değil. Scoutgs'nin haberine göre Harry Kewell ile 1+1 yıllık yeni anlaşma yapıldı. Henüz yayınlanmadı haber ama scoutgs diyosa vardır bi bildiği. Ee bu durumda Arda, Kewell, Serdar, Elano kanatta oynayabilecek isimler. Pino transferi ise gereksiz olacak bence. Uğur Meleke'nin geçen sene bu zamanlarda bi yazısında yeni Ribery diye bahsettiği bir oyuncu Pino ama henüz patlamada yapamamış bir isim. Tam bir muamma.
Forvette ise Mehmet Batdal dikkat çekiyor 2 maçtır. 2 maçtada gol attı bugün sakatlandı ama önemli birşey değildi. Gerçekten Hakan Şükür değilde Zlatan İbrahimovic tarzında bi oyuncu. Bileklerine çok hakim ama çok yavaş. Ama bu top tekniği ile çok klas goller atabilecek bir isim. Halil Çolak ismide gündemde Go Ahead'da oynuyor. Hem forvet, hemde forvet arkası oynayabiliyor. Hiç seyretmedim kendisini bi yorum yapmak doğru olmaz ama videosunu izleyin derim. Jeneriklik golleri var.


Hazırlık kampına Cana dışında yabancı transferlerini yetişmemesi elbette bir handikap ama şöylede bi durum var ne zaman yetiştiki....

Ama bu sezon çok farklı olacak. Rijkaard takımı, ligi tanıdı. Kamp tekrar geliyormuş bu bile Rijkaard'ın takımı için doğrusunun bu olduğunu farkettiğini yani takımı tanıdığını, Türk futbolcusunu tanıdını gösterir. Gerekli yerlere gerekli transferler yapıldıktan sonra özellikle ligin 2. yarısından itibaren Türk Telekom Arena'da yeni mabedimizde Taş gibi sağlam, fırtına gibi bir takım izleyeceğiz hissini duymamak mümkün değil. 
Geliyoruz...