Her Fenerbahçe maçından önce olduğu gibi bütün basın yine Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı yeneceğini fark atacağını bas bas bağırıyordu. Yok iddaa oranları düşükmüş, 10 yıldır puan alamamışız. Evet bende dahil olmak üzere açıkçası maçla ilgili ümidim yoktu çünkü takım kaosa sürükleniyordu.
Hagi'nin gelmesi elbetteki fark yaratacaktı takımda. Çünkübu takımda Aykut, Sabri, Ayhan gibi daha önceden onunla çalışmış isimler vardı. Onlarda bilir ki Hagi affetmez, susmaz.
Maçın kadrosuna baktığımızda orta saha kontrolünün bizde olacağı belliydi. Nedeni ise çok basit; Cana. Bu adam oynadığında takımın mücadele gücü 2'ye katlanıyor. Onunla mücadeleye bir kere giren rakip ikinciye kolay kolay cesaret edemiyor. Ve kaptığı toplarıda dikini oynamayı seviyor. Tam Hagi'nin aradığı adam sonuna kadar savaşacak bir isim. Maç eksiğinide yavaş yavaş kapatıyor.
Defansa baktığımız zaman Serkan ve İnsua'nın yerine Sabri ve Neill geldi. Neill'in gelmesi ile savunma toparlanmış. Çünkü Neill'in lider olduğunu herkes biliyor ve haddinide biliyor yanındakiler. Sert oyunuyla Niang'ı bezdirdi adeta. Servet ise yine bildiğimiz kazma. Hakan Balta ise sonunda Rijkaard'ın gitmesi ile başı göğe ermiş ama Hagi'nin onu en ufak hatasında affetmeyeceğini ve arkasında çok sağlam bir alternatif olduğunu biliyor. Hakan bugün gerçekten iyiydi. Birkaç kez aksadı savunmada ama bunun nedenide karşısında oynayan Dia'nın çok süratli olmasından dolayı. Birçok pozisyonda hücumada katıldı. Sabri ise Stoch'a karşı aslan gibi mücadele etti. Elano ile iyi anlaştı. Defansta ve orta sahadaki sert oyunumuzla Fenerbahçe'yi bezdirdik. Bu Fenerbahçe'nin yıllardır bize yaptığıydı. Bugün yaptığımız en iyi iş buydu işte.
Orta sahada Cana'nın varlığı biraz öncede dediğimiz gibi gerçekten hayati önem taşıyor. Yanındaki Sarp ve Ayhan'ın bile iyi görünmesini sağlayabilen bir adam. Aslında hep söylüyorum yanında Sarp yerine Barış oynarsa taş gibi bir orta sahamız olur. Nitekim Barış'ta oyuna girdikten sonra Cana'nın görevini yaptı. Emre, Cana varken adım bile atamadı. Maçı beraber izlediğim arkadaşım "Alex duran topu kullanıp kenaramı geliyor nedir orta sahada hiç görünmüyor" diyor. Çünkü Cana'nın sert futbolu yıldırıyor insanı. Ben Cana'ya karşı oynasam bir kere girerim mücadeleye boyumun ölçüsünü alıncada bir daha girmem. Manyakmıyım abi niye gireyim canıma kastım mı var. İşte rakiplere bunu düşündüren bir adam Cana.
Misimovic için daha ne gerek anlayamıyorum. Bugün bana göre takımın en zayıf halkasıydı Servet ile birlikte. Geçen hafta yenildiğimiz Ankaragücü maçında ben daha çok beğenmiştim Misi'yi. 2 ay oldu geleli artık birşeyler yapması gerekiyor. Takımın üzerindeki bu olumlu havanın onuda etkileyeceğini ve artık 1-2 hafta içinde gerçekten katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Elano'yu izlerken bugün hayretler içindeydim bugün. Elano'yu her zaman savunmuşumdur çünkü Türkiye standartlarının üzerinde bir oyuncu doğru kullanıldığında. Bugün Brezilya Milli Takımındaki Elano'yu izledik. Çok soğukkanlı, ne yaptığını bilen bir Elano izledik. Bacak arası atmalar, 3-4 kişiyi ipe dizip geçmeler Elano'dan hiç görmediğimiz şeylerdi. Bunları yapmasının en büyük sebebi Hagi'nin ona ilk dk'dan itibaren ona güvendiğini göstermesi ve ayrıca karşısında da Caner'in olmasıydı. Caner sol açık olarak gerçekten çok iyi ama sol bek olarakta bir o kadarda kötü. Elano göbeğe geçene kadar Caner'i çok zorladı. Sabri ile çok iyi anlaştı. Hep ruhsuz görüntüsüyle izledik Elano'yu ama ilk defa hırslı, iştahlı, gerçekten futbol oynamak isteyen bir Elano izledik. Hagi ona güvendikçe o da üzerine koyacaktır.
Pino'yu bugün ağzım açık izledim gerçekten. O ne performanstı be Pino. Senin demekki gerçek mevkin forvetmiş. Maçın başından sonuna kadar Fenerbahçe defansını perişan etti. Şut konusunu ise abarttı. 1 şutu hariç hepsi kaleyi buldu ve Volkan'ı çok ama çok zorladı. Lugano bir çok pozisyonda bu fotoğrafdaki gibi izledi. Eğer yanında Yobo değilde Bilica olsaydı mutlaka bir yada iki gol bulurdu. Baros'un yokluğunda ben Batdal'ın oynayacağını düşünüyordum Pino'nun tek forvet olduğunu görünce tamamiyle kapanıp kontraatak futbolu oynayacağımız düşündüm. Ama takım çıktı takır takır oynadı.
Bugün sadece 15 dk oynayan bir Fenerbahçe vardı sahada. Niang'ın çabalamasıyla girilen pozisyon dışında pozisyonu yoktu. Onuda az kalsın biz kendi kalemize atıyorduk. Ayağa pas ve sert savunma yapan oyunumuz bunda etkiliydi. Neill'in Niang'a diklenmesi, herkese artistik yapan Emre'nin Cana'nın çift dalmasında bile gıkını çıkaramaması çok önemliydi. Çünkü son yıllarda sahada resmen dayak yiyorduk ve kimse buna sesini çıkaramıyordu. Ama artık böyle bir şey yok. Herkes hakkını savunuyor. Hagi'de böylesini ister. İsyan eden futbolcuyu sever Hagi. Çünkü kendiside öyledir.
Bugün takımı gerçekten çok beğendim. Ruhsuz takım gitmiş yerine aslanlar gibi mücadele eden bir takım gelmiş. En çok şaşırdığım olay Emre Çolak'ın oynamasıydı. Hagi ile birlikte mutlaka şans bulcağını biliyordum ama Şükrü Saraçoğlu'nda Fenerbahçe'ye karşı bu şansı bulacağını tahmin etmiyordum. Rijkaard'da ona çok güvendi ve Hagi'de güveniyor. Kendisininde özgüveni çok yüksek. Bulduğu pozisyon gerçekten çok elverişliydi. Sol ayağına gelmiş olsaydı çok daha sert ve tehlikeli bir şut atabilirdi. Ama olsun bu pozisyonları bulmasıda önemli. Ahh birde oynadığı sürede bu pozisyonları Misi bulabilse. Sadece Emre değil başka gençlerinde şans bulacağından adım gibi eminim. Çünkü bunun bir örneği 2005'te var. 87 jenerasyonunun üzerinde en çok duran, onları kazanmak için en çok süreyi veren isim Hagi'dir. Şimdi de elinde çok iyi bir jenerasyon var. Değerlendireceğinede hiç şüphem yok.
Tugay'ı yedek kulübesinde görmek benim için gerçekten heyecan vericiydi. Onun kurtlar sofrasına atılmaması çok önemliydi. İnşallah birkaç sene içerisinde takımın başında onu göreceğiz. Rijkaard'dan edindiği tecrübelere Hagi'dende edinecekleri eklenince kendini dahada geliştirecek. Takıma gerçekten yakışan bir isim.
Bugün takım her yönüyle ilerisi için umut verdi. Ee zatan Galatasaray'ın adının olduğu her yerde umut yokmudur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder