Maç ile ilgili birşeyler yazmak için öncelikle kadroya bir bakmak gerekir. Bursaspor maçı sonraki yazımda İmparator'un 4-4-2'yi daha sık denemesi gerektiğinden bahsetmiştim ve ileri uçtaki ikilininde Elmander-Sercan değil Elmander-Baros olması gerektiğini demiştik. Nitekim İmparator'da mantıklı olanı yaptı ve ileri uca bu ikili ile başladı. Tabi sistemdeki bu değişikliğin nedeni Engin'in olmayışıydı. Ancak sol haftalarda vasat Riera'nın yerine Aydın'ın olacağını eminim kimse tahmin etmiyordu. Riera'nın bu hali bile Aydın'dan daha iyi orası kesin. Solda Aydın sağda Eboue, ortada Melo ve Selçuk ile çıktık maça.
Antalyaspor'un 4-5-1 sistemi zaten klasik. Öncelikli amaç rakibi oynatmamak sonrada denk gelirse 1 tane sallar günü kurtarırız. Hani Şifo'nun maç öncesindeki kazanmak için oynayacağız sözlerine aldananlar için söylüyorum. 90 dk orta sahayı kitleyip savunma yaptılar, 90+1'de de Ali Tandoğan'ın bir şutu bu kadar işte Antalyaspor'un maç boyu yaptığı.
Bize gelince, biz daha fazla birşeyler yaptıkmı derseniz cevabı hayır. Kanatlarda solda Aydın, sağda Eboue gibi bir diziliş vardı maçın başında. Ama hem Eboue hemde Aydın soldaydı neredeyse ilk yarı boyunca. Daha doğrusu Eboue soldaydı ancak Aydın'ın nerde olduğuna dair pek bir fikrim yok. Göremedik çünkü. Orta sahada Melo ve Selçuk'u da İbrahim Dağaşan, Kerem Seras ve Uğur İnceman üçlüsü ile kitlemeye uğraştı Antalyaspor. Zaten Engin'in olmaması, Selçuk'un ise gününde olmaması hücum organizasyonlarımızı çok etkiledi. İleri uçtaki Elmander-Baros ikilisine doğru düzgün top atamadık. Sürekli söyledim yine söylüyorum Engin olmadığında yaratıcılığımız neredeyse sıfıra iniyor. Sezon başında bunu görüp bu bölgeye transfer yapamadık ama devre arasında bu takıma forvet değil yaratıcı bir oyuncu şart oğlu şart. Engin olmayınca ileriye top taşıyamıyoruz. Hal böyle olunca da Selçuk'un eline bakıyorsunuz. Araya bir pas atsın veya topu ileri taşısın diye. Ancak o da gününde olmayınca böyle kitlenip kalıyor oyun.
Bize gelince, biz daha fazla birşeyler yaptıkmı derseniz cevabı hayır. Kanatlarda solda Aydın, sağda Eboue gibi bir diziliş vardı maçın başında. Ama hem Eboue hemde Aydın soldaydı neredeyse ilk yarı boyunca. Daha doğrusu Eboue soldaydı ancak Aydın'ın nerde olduğuna dair pek bir fikrim yok. Göremedik çünkü. Orta sahada Melo ve Selçuk'u da İbrahim Dağaşan, Kerem Seras ve Uğur İnceman üçlüsü ile kitlemeye uğraştı Antalyaspor. Zaten Engin'in olmaması, Selçuk'un ise gününde olmaması hücum organizasyonlarımızı çok etkiledi. İleri uçtaki Elmander-Baros ikilisine doğru düzgün top atamadık. Sürekli söyledim yine söylüyorum Engin olmadığında yaratıcılığımız neredeyse sıfıra iniyor. Sezon başında bunu görüp bu bölgeye transfer yapamadık ama devre arasında bu takıma forvet değil yaratıcı bir oyuncu şart oğlu şart. Engin olmayınca ileriye top taşıyamıyoruz. Hal böyle olunca da Selçuk'un eline bakıyorsunuz. Araya bir pas atsın veya topu ileri taşısın diye. Ancak o da gününde olmayınca böyle kitlenip kalıyor oyun.
Zira kanatlardan da etkili olamıyoruz çünkü her ne hikmetse en verimli olduğu mevki sağ çizgi olan Eboue bir türlü soldan gelmiyor. Ee böyle olunca da Eboue'den ne bekliyoruz ki. Sol açık olarak ne performans verebilir ki Eboue bu konuda ki ısrarı çözemedim bir türlü.
Vasat ötesi bir maçtı durum böyle olunca. Elmander'in kafa vuruşu, Eboue'nin direğin dibinden kornere giden şutu, Melo'nun kafa vuruşu ve Ali Tandoğan'ın 90+1'deki şutu. Maç ile ilgili akılda kalanlar sadece bu kadar daha fazlası yok.
Baros'un sakatlanması ile takım sistem değiştirdi. Sercan girince tekrar 4-4-2'ye döndü ama mesele bugün 2'li ya da tekli forvetten ziyade pozisyon üretememekti. İmparator'un Galatasaray'ının bu kadar yaratıcılıktan yoksun olması, bir tane organize atağının olmaması gerçekten düşündürücü. En son Avusturya-Türkiye maçında bu kadar sıkılmıştım o dereceydi yani.
Takımla ilgili son birkaç bişey söyleyip bitirelim;
- Engin ve Kazım olmadığında bu takımın hücum gücü muazzam düşüyor. Buna devre arasında mutlaka bir çözüm bulmak lazım. En azından devre arasına kadar da takım içerisinde bir şekilde çözümler aramak lazım. Zira Engin yokken bence Yekta değerlendirilmeli.
- Yaratıcı bir orta saha oyuncusu olmazsa olmaz. Böylesi maçlarda kilidi açacak bir oyuncunun yokluğunu sadece bu maçta değil daha bir çok maçta görebiliriz ki bu da şampiyonluk yolunda canımızı çok yakar.
- Eboue ve Riera'dan bir türlü verim alamıyoruz. Eboue'den doğru mevkilerde faydalanmayı hiç düşünmüyoruz en büyük hatamız bu bence. Riera'nın ise fiziksel açıdan eksikliğini en kısa sürede kapatması gerekiyor. İlk geldiğinde beklentilerin çok yüksek olmaması gerektiğini ama faydalı bir transfer olacağını söylemiştik. Şu halini gördükten sonra Kewell'ı özlememek mümkün değil. Kewell'ın geçen sezonki hali bile Riera'nın şu halinden daha iyiydi ki kariyerinin en iyi sezonunu geçen sezon yaşamış kariyerinin en olgun çağında gelmiş bir Riera olarak geldi. Umarım toparlar bir an önce.
- Muslera'nın konsantrasyonuna hayran kaldım resmen. Maç boyunca pozisyonu yok Antalya'nın top gelmedi neredeyse ama 90+1 gibi kritik bir dk'da o şutu kurtarmak gerçekten büyük meziyet. Bugün puanı bu tek kurtarışı ile Muslera kazandırdı Galatasaray'a.
İşte durum bundan ibaret. Bu sorunların eminim İmparator'da farkındadır ve gereken yapılacaktır. Ama önemli olan bu eksikliklere rağmen en az hasarla ilk yarıyı bitirmek olacaktır. Şunu demek istiyorum aslında: Kötü değiliz tam tersi iyi yoldayız ama daha iyi olmak için mutlaka eksikliklerimizi gidermemiz gerekiyor.
eboue macin neredeyse tamaminda sol icte oynadi sag acikta elmander gorev yapti, ama siz bunu anlamayip 4-4-2 oynadik saniyorsunuz. hatta eboue hep sola gitti demissiniz gorev yeri sol ic olunca solda olmasida normaldir:)
YanıtlaSilzaten bahsettiğim noktada buradaki yanlışlık. Eboue'den verim alabiliyormusunuz hayır. O zaman solda oynatmanın manası yok. Ayrıca sistem bildiğin 4-4-2'ydi bir kez daha izlerseniz zaten bunu anlarsınız.
YanıtlaSil