18 Ağustos 2010 Çarşamba

Arda Turan nam-ı değer Koca Kafa !





Bir kaç haftadır nedendir bilinmez Arda hakkında genel itibariyle bu döneme kadar yaşanılanları göz önüne getirip kendimce yorumlama gereği hissettim o nedenle ilk yazımda da bahsettiğim gibi konum Arda Turan.

Tabi böyle bir yazıya "Türk futbolunun son dönemde yetiştirdiği en yetenekli gençlerin başında gelen Arda" gibi rıdvan vari bir cümleyle girmeyi istemediğimden bu sözü kanıtlayacak bir kaç örnekten bahsederek lafa girelim .

En başa dönecek olursak -yanlış hatırlamıyorsam- ilk olarak Mlada Boleslav maçında Carrusca'nın sakatlanmasıyla Galatasaray formasını giyme şansı buldu.(öncesinde herkesin bildiği gibi bi Manisa macerası var ki eminim bugünlere gelirken oranın adını çok anmış Ersun hocasına binlerce kez dua etmiştir.) Bu şansı gayet iyi değerlendirdi ve akabinde lig maçlarındaki o savruk güçsüz görüntüsüne rağmen sergilediği performansıyla -özellikle Konya maçı- ismini herkesin ideal 11inde sol açığa yazdırmayı başardı. Maalesef en sonunda bizim insanımız başarılı insanı sevmez kıstası işlemeye başladı hele ki bu insan başarıyı Türkiye'nin en büyük kulübünde bu yaşta yakaladıysa genelde suyun öte tarafındaki insanların yarattığı medyanın yardımıyla özel hayatı kullanarak türlü türlü kaypaklıklar yapılır nitekim Arda için de bu durum farklı olmadı . 18 yaşını geçmiş kendi parasını kazanan bi adamın teknedeki kızla yakın olması bi kısım insanların zoruna gitmiş olacak ki bu durum bugün milyonlarca okuyucusu olan gazetelerin baş sayfalarında yer aldı haddi olmayan bir çok kişi tarafından saçma sapan ,ağıza alınmayacak sözler sarfedildi , silahlı t-shirt giydi nasıl örnek olacak bu gençlere dendi fakat t-shirt silahı protesto eden bi markanın ürünü çıktı , ultrAslan'ın gecesinde meyve sulu fotoğrafları yayınlandı(mekan farklı olabilir tam hatırlayamadım) içki içiyor efendim bu çocuk nasıl sporcu dendi iftira atıldı , sevgilisine İnönü'de 35 bin kişi küfür etti o da yetmedi sevgilisinin film setinin önünden geçen sözde Beşiktaş taraftarı gözünün içine baka baka küfretti sabrı sınandı, Messiyle karşılaştırılıyorsun denince tebessümle saçmalayın demesine rağmen Ahmet Çakar'ın Messi'nin sol bacağı olamaz lafına maruz kaldı .


Arda bu yaşananların birini bile haketmezken son olarak kazan dairesindeki kokusunu bile özlüyorum dediği tek güvencem diye bahsettiği sırtını dayadığı,koluna pazubandı takıp gururla çıktığı Ali Sami Yen'de kendisine beste yazıldı herkes bir ağızdan söyledi söylemeyenlere şerefsiz diye bağırıldı .Tüm bunlara rağmen hala ayakta kalmayı başarıp geçen sene takımın asist kralı oldu,fener maçında sakat sakat da olsa bişeyler vermeye çalıştı.Bu kadar olay yaşanmışken seni en çok üzen neydi sorusuna evim dediğim yerde ıslıklanmam oldu dedi küstü surat yaptı gitmedi o tribüne gitmemekte de sonuna kadar haklıydı çünkü herkes kadar suçluyken başarısızlığın tek sebebi gösterilmek istendi resmen tek suçlu ilan edildi.

E tüm bunlara rağmen Arda hiç mi hata yapmadı ? Yaptı hem de 1 2 kere de değil 5 kere yaptı 10 kere yaptı mesela bir İ.B.B maçının devre arasında güvenlik görevlisiyle yaşadığı yersiz tartışma,Florya’da Fenerbahçe marşı çalan bir vatandaşla girdiği gereksiz polemik,Kadıköy’de ismini söylemekten bile tiksindiğim mahlukatla girdiği yersiz kavga ve sonunda bütün takımı etkisi altına alan demoralize hal ! Bunlar şu an aklıma gelen gereksiz bir o kadar da Galatasaray kaptanına yakışmayacak davranışlar fakat eğer bir insan o yaşta yukarıda saydığım onca olumsuz şeyleri yaşayıp -ki bunlar sadece bizim görüp bildiklerimiz- üstüne bunları gerçekleştiriyorsa tek suç Arda’da değil demektir. Burada ki asıl suçlu Arda’yı göz göre göre bu duruma getirendir peki bu duruma nasıl geldik ? Yine olayın baş kahramanı son 14 senede 7 Galatasaray şampiyonluğu tatmış kişi var ve o kişi çıkıyor bir tv programında Arda’yı 15 dakikada fenerbahçeli yaparım bilmem ne diyor bizim yönetim de Arda bizimdir bizim kalacak deyip kaptan yapıyor. İyi güzel de ne işe yaradı bu hamle?Getirdikleri götürdüklerinden daha mı fazla oldu ? HAYIR.Asıl kötü tarafı bu olaydan en çok etkilenen de Arda oldu olumsuz anlamda . Hem saha içi olsun hem de saha dışında olsun bambaşka biri haline gelmeye başladı yavaşça ve en son geçen sene ki “doğuştan fenerli” Caner olayıyla çok net bir şekilde açığa çıktı.

Peki işin doğrusu neydi?İşin doğrusu bu yaşta bir insanın omzuna bu kadar yükü bindireceksen eğer onun hayatını kolaylaştıracak ,planlayacak ve yardım edecek insanları da düşünmen gerekecekti çünkü bu işin doğrusu böyle dünyanın her yerinde . Bugün bir C.Ronaldo’nun Messi’nin kaç tane profesyonelle çalıştığını araştırsanız en az 30 kişi çıkar ha diyeceksiniz Arda Ronaldo mu değil ama burası da bi İngiltere bi İspanya değil burası Türkiye burada herkes birbirinin ayağını nasıl kaydırırım diye düşünürken sen kalkıp ülkenin en popüler adamını yalnız bırakırsan sonra oturup da dövünmeye söylenmeye , ondan inanılmaz performanslar beklemeye ne hakkın ne de yüzün O-LA-MAZ !


Arda’nın olması gereken yaşam tarzı,bugüne kadar yaşadıkları hakkında bu kadar yazı yeter galiba şimdi biraz esasa gelip futbolundan bahsedeyim istiyorum.

Galatasaray ile çıktığı ilk maçta sol açıktaki yerini yadırgamamasının sebebini Manisa’da sol bek,sağ bek ve açıkta oynamasına bağlarken izleyen hiç kimsenin onun hiç bu kadar adından söz ettireceği akılların ucundan bile geçmiyordu ama o kısa zamanda olağanüstü yeteneklerinin yanında sempatikliğiyle de herkesçe benimsenen futboluyla ilgi çeken bir kişi haline geldi . İlk 2 sene oynadığı oyunla herkesi kendine hayran bıraktı bırakmasına ama dikkatli izleyenlerin zamanla ondaki kendini tekrarlama olayını görmeleri pek fazla uzun sürmedi.Topu soldan alıp çizgiye inip bilek hareketiyle ani dönüş yapıp içeri ortalamasını artık izleyenler ezberlemiş fakat itiraf edecek gücü kendilerinde bulamamışlardı. Çünkü o bedenler 2 . bir Hasan Şaş’ı kaldıracak kadar güçlü değillerdi ta ki artık süper lig oyuncularının bunu kavramaya başladığı ana kadar .Tabi bu çalımı ve akabinde ki ortanın artık gelememesinin tek sebebi karşısındaki savunma değildi. Arda’nın fiziksel anlamda ki tabir-i caizse sergenleşme durumu da bu kendini tekrarlama sürecini oldukça hızlandırmıştır.Geçen sene yaşadıklarının da etkisiyle futboldan soğuma evresi yaşayan Arda’nın tüm bunlara rağmen asist kralı olarak ligi bitirmesini de notlara eklemekte fayda var.

Bu seneye geldiğimizde ise bir yaz tatili sabahına Arda Turan'ın Gs Tv röportajıyla uyandım . Kendi mutluluğunu karşı tarafa da aynen geçirebilme özelliğini o röportajda tekrar hissetmenin verdiği hazla dinledim o gün Arda'yı . "Artık mutsuz ,somurtkan bir suratla göremeyecek Galatasaray taraftarı beni" diyordu .Bu herşeyden önemliydi Galatasaraylılar için özelliklede kendisi için ayrıca verdiği kilolar direkt olarak göze çarpıyordu. İlk olarak bir hazırlık maçında göze çarpan içimizden acaba deyip geçtiğimiz ardından Fener ,Belgrad ve Romanya maçlarıyla emin olduğumuz yeni bir yönü göze çarpıyordu Arda'nın o da tabi ki şutlarıydı. Antremanlardan sonra frikik ve şut çalışması yaptığını anlatıyordu yine o röportajda ayrıca skora etki etmedikçe saha içinde yaptığınız olumlu işler pek de bir işe yaramaz diyordu bu cümlesi Arda'nın mantalite ve oyun yapısı anlamında ciddi bir değişime gittiğinin ve eksiklerinin farkına vardığının kanıtıydı.

Bu sene bambaşka bir Arda izleyeceğime eminim ben kendi adıma zaten onu izleyeceğimiz de önümüzde başka bi sezon yok Galatasaray forması altında olmasın da zaten . Tugay'ın deyimiyle gitsin görsün yeter ki bi kere gitsin oralara . Başka şeyler katsın futboluna,kendisine ha ama sonra gelsin 30unda da olsa gelsin buraya tekrar giysin parçalıyı taksın pazubandı ! Bu kez bir Şampiyonlar Ligi finali öncesi yine Parken Stadyumunda sahaya çıkan tünelin ucunda duyulsun sesi unutmayın beyler desin biz zor günlerin adamıyız tıpkı eski günlerde başkalarının dediği gibi ...

1 yorum: