2002 yılında Mehmet Cansun'a karşı kazanmıştın seçimi. Öyle bir anda öyle büyük vaatlerle gelmiştin ki. Artık futbolcular reklam şapkaları takıyordu bari reklamlardan para almak için. İlk icraatın olmuştu o şapkaları attırmak ve paraları ödemek.
Takımı çok kötü bir zamanda çok büyük vaatlerle devralmıştın. 10 yılda 7 şampiyonluk, Avrupa'da kupa, her sezon bir dünya yıldızı ve yeni stat sözleri ile Başkanlığa adım atmıştın. Belki de başarısız olmanın sebebi kötü zamanda çok büyük vaatler ile beklentileri bir anda arttırmasıydı. Aslında hızlıda başlamıştı; Fatih Terim'in gelişi ve sezon sonunda Olimpiyat Stadına geçilmesi falan. Ancak Olimpiyat Stadındaki 2003-2004 sezonundaki fiyasko ve stat konusunda hiç bir ilerleme kaydedilememesi onu çok yıpratmıştı.
Sonrasında tekrar Ali Sami Yen'e döndük. Artık futboldaki başarısızlıklardan sonra tek bir hedefi vardı gerçek Galatasaraylı Canaydın'ın. O da ne olursa olsun yeni stadı yapmaktı. İşte böyle bir zamanda Mustafa Sarıgül çıktı ortaya ve Seyrantepe projesi ile birlikte bir anda Galatasaray yönetiminin can simidi oldu. Sonraki seçimlerde hem Seyrantepe Projesi hem de yardım projesi ile bir anda dikkatleri üzerine çeken Adnan Polat'ı listesine almasıyla tekrar başkan seçildi.
Artık tek bir amacı vardı Canaydın'ın stadı bitirmek. Tüm mesaisini buna harcadı. Karşısına binbir zorluk çıktı yinede yılmadı. Sonunda sağlığından oldu ancak o bu durumda bile vazgeçmedi bu sevdadan. Geçen hafta Aslantepe'nin yapılış hikayesinde Refik Arkan'ın anlattıklarını dinleyince gerçekten gözlerim doldu. Refik Arkan ki o dönemde stat ile ilgili olarak Canaydın'a en yakın isimdi. Hastaneden çıkıpta arabanın içinde saatlerce Seyrantepe'yi izleyişini anlattı. Ne yalan söyleyeyim ağladım. İnsan elindekinin değerini kaybedince anlar ya işte bizde onun değerini böyle basiretsiz, çapsız ve Galatasaraylılıktan bu kadar uzak bir yönetimi gördükten sonra anladık.
Rahmetli Canaydın'ın 2. kez başkan seçildiği dönem bir arkadaşımla nerdeyse kavga edecektik. O Canaydın'ı başarısız bulur ve küfrederdi bizi rezil etti diye. Ben kötünün iyisidir ve alternatifi yoktur kalmalı başarılı olacak derdim. Ama çokta fazla savunamazdım yeri gelipte isyan ettiğim çok oldu. Yeter lan bu kadarda olmaz dedim. Ama artık son zamanlarında iyiden iyiye soğumuştum Canaydın'dan artık gitsede kurtulsak yerine Adnan Polat gelse diyordum. Galatasaraylılığından zerre kadar şüphe etmeme rağmen istemiyordum artık onu. Çok hatalar yapmıştı çünkü.
Sonrasında ise gelen gideni aratır lafını her gün yaşaya yaşaya öğrendik. 2005 yılında yardım kampanyası ile gönüllerimize girmiş, 20.45 ile başkan olmasını dört gözle beklediğimiz Adnan Polat sonunda başkan olmuştu. Ama sonrasında hayalini kurduğumuz adam bizim kabusumuz oldu. Her icraatı ayrı bir olaydı. Yaptıklarını tek tek saymaya kalksak sabaha kadar yazmamız gerekir. Ancak son yaptıkları ile artık bardağı taşırmıştır. Muammer İnce o kadar güzel söyledi ki bugün; "Yalakalığın sınırlarını zorluyor" diye.
Utanıyoruz lan senden. Galatasarayımızı daha ne kadar rezil edeceksiniz. Sen kimsin ki benim, bizim Galatasaraylılığımız sorguluyorsun. Koskoca Galatasaray 2 gündür piç edilirken sen hala özür diliyorsun. Nasıl bakacaksın lan bunca insanın yüzüne. Hiçmi utanmayacaksın. Ama nerde sizde o yüz....
Bugün çıkmış diyorlar ki stadı Galatasaray'a henüz vermedik. Siktirin gidin lan ordan. 2007 yılında Özhan Canaydın stadın temeli atıldıktan sonra Mayıs ayında üst kullanım hakkını 49 yıllığına aldı. Yani tıpkı Ali Sami Yen stadında olduğu gibi bizim artık. Allahtan Özhan Canaydın akıllı bir adam ki bunu yaşarken yaptı. Mazallah o böyle bir anlaşmayı yapmamış olsaydı stad belkide bugün bizim olmayacaktı.
İşte bu da Özhan Canaydın'ın 2007 Mayıs ayında Galatasaray Dergisindeki yazısından stat ile ilgili bölüm. Aynen şu yazıyor:
''Bu açık gerçeğin önümüze koyduğu olmazsa olmaz olgulardan birisi de büyük bir kulübün söz konusu büyüklüğüne yakışır bir tarzda bir stada sahip olabilmesidir. Böylesi bir stat her şeyden önce o kulüp için düzenli ve ciddi bir gelir kaynağı anlamına gelecektir. Ancak, maddi getirisinin yanı sıra mimarisi, görünümü ve oluşturduğu ambiansıyla büyük bir kulübün, söz konusu büyüklüğünü tamamlayıcı özelliklere de sahip olmalıdır. İşte geçtiğimiz günlerde üst kullanım hakkını imzaladığımız protokol ile 49 yıllığına devraldığımız Seyrantepe Stadı da böylesi bir işlevle Galatasarayımızın gelecekteki 50 yılına hizmet verecektir''
''Stadımız, Avrupa'nın en iyi beş stadından biri olacak. Yapılan bu stat, kulübümüze hem maddi anlamda büyük bir katkı sağlayacak, hem de fiziksel görünümü ve mimari özellikleri dolayısıyla tüm dünyada büyük bir prestij sağlayacak. Uzun ve zahmetli çabaların sonucunda Seyrantepe Projesi'ni artık hayata geçirilmesi aşamasına gelmiş bulunuyoruz. İki sezon sonra maçlarımızı bu statta oynamaya başladığımızda tüm Galatasaraylılar olarak ne denli büyük bir iş başardığımızı çok daha iyi idrak edeceğiz ve bunun gururunu tüm Galatasaraylılar olarak hep birlikte yaşayacağız. Seyrantepe Stadı hepimize hayırlı olsun''
İşte şimdi senden özür diliyorum Büyük Galatasaraylı Büyük Başkan Özhan Canaydın. O dönemlerde senin hakkında kötü düşündüğüm için, ettiğim her kötü söz için hatta senin hakkında ki tüm olumsuz düşüncelerim için. Senin kıymetini bilemedik. Senin Galatasaraylılığını görmezden geldik acımasızca eleştirdik. Bir yere kadar savunsamda sonrasında bende seni eleştirdiğim için tekrar tekrar senden özür diliyorum. Bu stat tamamiyle senin eserin. Senin bu hayalin, ısrarın olmasaydı bu statta bugün olmayacaktı. Ruhun şad, mekanın cennet olsun Büyük Galatasaraylı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder