25 Aralık 2010 Cumartesi

Yeteneğine İhanet Edenler / Adriano


Tam adı Adriano Leite Riberio. 17.02.1982 Rio doğumlu ve henüz 30'unda bile değil. Brezilya futbolunun çok şey beklediği ancak bugüne kadar neredeyse hiçbirşey alamadığı futbolcu. Aslında birazcık futbola konsantre olabilse neler yapabileceğini bir çok kişi biliyor ama sanırım bir tek kendisi bilmiyor.

24 Aralık 2010 Cuma

Demichelis & Malaga ve Vizyonsuzluğumuz


Demichelis Malaga'da. İnanın duyunca şok oldum. Hani orta sıra takımlarından birine mesela Getafe'ye, Espanyol'a falan transfer olsa gerçekten anlardımda Malaga haberi beni şok etti. Transferin ayrıntıları ise gerçekten daha şaşırtıcı. Demichelis sezon sonuna kadar Malaga'da kiralık oynayacak ve sezon sonunda Malaga bonservisini 3 milyon euro'ya alabilecek. 

21 Aralık 2010 Salı

Bir Dedikodu / Sinan Bolat


Biraz önce 3 korner 1 penaltı'da Ali Ece'nin söylediğine göre Sinan Bolat'ın menejeri dün sabah Florya'daymış. Ali Reis bişey duymasa söylemez. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilinmez. Ancak şöyle bir şeyde var Ufuk'a her ne kadar güvenilmesi gerektiğini düşünsemde Sinan Bolat asla hayır diyemeyeceğimiz bir transfer olur. 

Forma Aşkı


Bu fotoğrafta Servet'e dikkatlice bir bakın.


Birde bu fotoğrafta İnsua'ya dikkatli bakın.

Sizce hangisi Galatasaray'a yakışıyor? Haftalardır kötü giden takım gencecik bir çocuğun golüyle galibiyete giderken yüzü gülmeyen Servet mi? Yoksa dünyada hiçbir takımda bundan daha çok rezil olmayacak hakettiği halde oynamasa bile takım gol atınca sanki kendisi atmışca sevinen İnsua mı?

20 Aralık 2010 Pazartesi

Allah Yardımcın Olsun Boğazın Boğası


Sinan Şamil Sam. Türk Boks Tarihinin gelmiş geçmiş en iyi boksörü. Şu anda Ankara'da Dikmen'de 29 Mayıs Hastanesinde yoğun bakımda. Haberi duyduğumda gerçekten çok üzülmüştüm ki halada üzülüyorum. Umarım bir an önce toparlanır ve eski sağlığına kavuşur. Ayrı severim Sinan Abi'yi. Arkadaşımın kuzenidir. Biz lisedeyken 2-3 kez okula gelmişti. 2002 ya da 2003 yılıydı tam emin değilim. O zamanlar çok ünlü değildi ancak yinede bilirdik. Onu okulda görüp tokalaşıp konuşunca o kadar mutlu olmuştum ki. O günden sonra bu kameralı cep telefonlarına her zaman lanet ettim. Ahh ulan o zamanlar neredeydiniz diye. Daha yeni çıkmışlardı piyasaya ama çevremizde kimsede yoktu işte kahrolasıca :) Tv'de izleyipte gurur duyardık onunla. O kendini sakınıp bekleyip bekleyip sonrada rakibi anasından doğduğuna pişman eden sağ kroşesini indirdiğinde bizde gaza gelip koltuğa yastığa az yumruk atmadık. Yattığı hastane evime yürüyerek 5 dk keşke gidipte bir kez görebilsek destek olabilsek ama malesef görmek mümkün değil. Allah yardımcın olsun Sinan Şamil Sam. Bir sağ kroşe daha indir ama bu seferki azraile olsun...

19 Aralık 2010 Pazar

Bu Takım "CANA" Kurban Olsun


Bugün aslında çok fazla yazılacak birşey yok. Maçın başında karolara baktığımız zaman göze çarpan tek olumlu şey genç Anıl'ın maça ilk 11'de başlamasıydı. Hafta içi bu tarz haberler çıkmıştı ve bekleniyordu. Onun dışında kadroya baktığımız zaman Cana, Kewell ve Neill'i çıkar kadro bildiğin Bank Asya seviyesinde. Gerçekten son yılların en kalitesiz kadrosuna sahibiz.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Yeteneğine İhanet Edenler / Valeri Bojinov


Tam adı Valeri Emilov Bozhinov. 15.02.1986 doğumlu ve henüz 24 yaşında. Ama futbolu takip edenler için onun adını duymak sanki futbol hayatının sonlarına gelmiş birini duymakla eşdeğerdir.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Altın Bidon Ödülleri


İtalya Serie A'nın her sene verilen klasik ödülü Altın Bidon (Bidone d'oro) bu yıl ki sahibini buldu. Daha öncede bu ödülün müdavimi olan ve 2 sene üst üste bu ödülü alan Roma'lı Adriano bu ödülü 3. kez kazanarak bir ilki başardı. Daha öncede İnter'de oynarken 2006 ve 2007 yıllarında bu ödülü almıştı Adriano. Ben hayatımda Adriano kadar yeteneğine ihanet eden bir insan daha görmedim. Yeteneğine baktığımızda onun olması gereken yer zirve iken o yine dibe vurmuş durumda. Brezilya Ligi'ne dönmesi yakındır. Zaten devre arasında Roma'dan ayrılacağı konuşuluyor. 

Türk Basketboluna Bir Ayıptır Bu


Bu sezonun en çok konuşulan olaylarından biriside Efes Pilsen'in basketbol şubesinin kapanacağıydı. Tütün ve Alkol Piyasası Denetleme Kurulu alkollü içeceklerin spor faaliyetlerinde reklam ve isim almasını yasaklayan bir yönetmelik hazırlamıştı. Bu henüz yürürlüğe girmedi ancak haberlerde sürekli Efes Pilsen'in kapanacağı ve Hırvatistan'ın Cibona Zagreb ile birleşeceği ve yatırımlarına orada devam edeceği idi. Ancak Efes Pilsen kulübü biraz önce resmi açıklamada böyle bir şeyin söz konusu olmadığını açıkladı.

12 Aralık 2010 Pazar

Seni Yıkacak Dozerin...


Kewell'ın yerine Serdar Özkan, Neill'in yerine Servet, Cana'nın yerine Sarp, Sabri'nin yerine Ali Turan'ı koyalım. Sonrada bu stadı yıkıp bu oyuncuları o stadın altında bırakmayacak dozerin anasını...

6 Aralık 2010 Pazartesi

Hayalimdeki İkili


Lorik Cana'nın bu takıma katıldığı haberini aldığımda Allahım sana şükürler olsun sonunda adam gibi gerçek bir orta sahaya sahip olduk demiştim. Çünkü Cana'yı Galatasaray'a transfer sürecinden itibaren son 3 yıldır falan sürekli takip ediyordum. İlk defa dikkatimi Kanal A'da izlediğim bir Lille-Marseille maçı ile çekmişti. Adam hem Arnavut hem de 24 yaşında Marseille'nin kaptanıydı. Hem de ne kaptanlık. Sahada adeta diğer 10 Marseille'li oyuncuya hükmediyordu. Bu oyunculardan biriside Niang'dı da neyse o muhabbete girmeyelim.

I Love You Hagi


İşte Hagi bu. Takıma aşılamaya uğraştığı felsefe bu. 3-0 öndesin maçı kazanmayı garantilemişsin. Ama son dk'larda verilen pozisyona bile çok sinirleniyor. İstiyor ki takımı son saniyeye kadar mücadele etsin. 1 dakika bile olsa maçtan kopmasın. Hagi bu felsefesini eninde sonunda takıma aşılayacak, bunu anlayamayan oyuncularla yollarını ayıracak. Çünkü o Hagi. Yenilgiye ağlamayan büyük olamaz diyen adam gibi adam. Sonuna kadar arkandayız Hagi. 2. yarıda yap revizyonu kur takımını bu taraftar hep arkanda...

5 Aralık 2010 Pazar

Huysuz ve Saygısız


Konumuz Ayhan Akman. Ayhan'ı zerre kadar sevmediğimi beni tanıyan herkes bilir. Ayhan bu sezona da her sezon olduğu yine ufak bir kıvılcım ile başlayıp yerini sağlamlaştırmış bir oyuncu. Ancak Ayhan'ın bu takımda yeri olmadığını futbolu bilen herkes anlar. Sahada yaptığı tek şey neredeyse her topa maydonoz olmasıdır. Top kimdeyse hemen oraya koşar topu alır önce bir etrafında 180 derece döner ki bu ortalama 5 saniyeyi falan alır sonrasında ise sahanın enlemesine boyunu ölçer düm düz koşar, bu arada tabi ki rakip savunma yerleşmiş herkes pozisyonunu almıştır. İşte Ayhan bu noktaya kadar bekledikten sonra topu geri pasla defansa bırakır ve sonra koşup tekrar alır. Arada bir ileri oynamayı dener ama onuda beceremez. İleri attığı her 5 pastan 3'ü bize kontraatak olarak geri dönmüştür. Topu kaptırır adamla arasında 1 metre vardır ama o topu kovalamaz sadece seyreder. Haa tabi birde bu sene edindiği bir huy var topla arasındaki mesafe ne kadar olursa olsun mutlaka kayar topa. Müdahele edeceğinden değil göz boyamak için. Bunu da başarır. Ekranda Sergen,Rıdvan ve Bülent gibi futbol ulemaları, Hakan Ünsal gibi yarası büyük biri öve öve bitiremez bunları. Hatta bazen Ayhan kadar mücadele eden var mı dedikleri bile olmuştur o derece yani. 

4 Aralık 2010 Cumartesi

Hayata Döndük; Kasımpaşa 0-3 GALATASARAY


Birkaç haftadır maçlarla ilgili yazmıyorduk bugün yazalım dedik. Ee nasılsa galibiyete hasretiz. Son 4 maçta aldığımız 3 yenilgi ve 1 beraberlikle iyice dibe vurmuşken üzerine birde Elano'nun gitmesi ile bu maçla ilgili en çok merak ettiğim nokta takımın beyninin kim olacağıydı. Kadrolar açıklanınca gerçekten acınacak halimize güldüm. Takımın beyni Ayhan'dı. Hani topu her alışında kendi etrafında bir dönüp sonrada dümdüz devam edip rakibin savunması yerleşip pozisyon aldıktan sonra pas tercihini yapan Ayhan.

Raund 3: Balotelli - Boateng


Manchester City antremanında ayaklar değil yumruklar konuştu. Bir pozisyonda Boateng Balotelli'ye sert girince Balotelli'de Boateng'in üzerine yürüdü ve sonrasında ise yumruklar konuştu. 1 Aralıkta ki Salzburg maçında 2 gol atmıştı Balotelli ama bencilliği ile beni bile tv başında sinirlendirmişti sahada olsam kesin bir tepki verirdim. Egosu çok üst düzey bir oyuncu. Çok büyük bir yetenek ama asla bir takım oyuncusu değil. Kendisine ödenen büyük bonservis bedelinden sonra (25 milyon paund) egosu tavan yapmış durumda. Agresif olmak iyidir ama bu kadarı fazla. Mancini çok şanslı bir teknik direktör. Adamın transfere harcamak için neredeyse sınırsız bir bütçesi var. Ama mesele transfer yapmak değil takım olmak. Bu kavga City'de ki 3. kavga. Ekim ayında Adebayor ile Kompany arasında bir kavga yaşanmıştı. Geçen hafta da Yaya Toure ve James Milner yine antremanda tartışmışlardı. Bu kadar egosu yüksek, yıldızlarla dolu bir ekibi gerçek bir takım yapmak zorunda ötesinde imkansız bir şey. Mancini elinden geleni yapıyor bunun için ama oyuncular arasında ki bu anlaşmazlıklar ile işi çok zor.